© Sporanki 2010

Fenerbahçe maçıyla Ankaragücü'nün kurtuluş savaşı başlıyor...

Fenerbahçe maçıyla Ankaragücü'nün kurtuluş savaşı başlıyor...

Ankaragücü 14 hafta sonra Malatya’da kazanmayı başararak ligde artık “bende varım !” dedi.
Mustafa Reşit Akçay yönetimindeki Başkent ekibi kadrosunu takviye yapmasına rağmen yine taraftarını tatmin edecek bir onbirle maça başlamadı. Korcan’ın sakatlığı nedeniyle Ricardo kaleyi devr alırken, hastalığından dolayı oynayamayan Pazdan’ın yerinde Alihan Kubalas oynadı.
Bu 2 bölgede sürpriz yoktu. Ancak orta sahada büyük bir sürpriz göze çarptı. Son 2 maçtaki formsuzluğuyla oynaması bile beklenmeyen Oscar Scarione sahadaydı. Hem de çok da kritik bir bölgede görev verilmişti.
Defansın önünde oynayan Oscar Scarione gibi savunma yönü sıfır olan bir oyuncu için hiç de uygun olmayan bir mevkiiydi bu bölge. Nitekim ilk yarıda 2 kritik top kaybıyla hem devrenin başında, hem de devrenin sonunda Oscar takıma gol yedirecekti.
Oscar’ın ve Ankaragücü’nün şansı Lukasik’in yanında oynamasıydı. Lukasik oldukça iyi oynuyor, açıkları iyi kapatıyordu. Ayrıca kaleci Ricardo ve savunmada hatasız bir şekilde maçı oynuyorlardı.  
Yeni transferlerin ardından yine oynaması beklenmeyen İlhan Parlak ilk 11’deydi. Hücum hattının sağında Saba, solunda İlhan en uçta Orgill oynadı. Gerson Rodrigues ise Orgill’in arkasında serbest bir şekilde görev almıştı.
İlk bölümde Yeni Malatyaspor’un penaltı beklediği pozisyonlar vardı. Ama verilmeyen penaltılar doğru kararlardı. 20.dakikada İlhan’ın kafasını kıracak bir şekilde rövaşata vurulmasını hakem es geçti.
23.dakikada Rodrigues’in kendi getirdiği topu Saba’ya vermeyip şut çekmesi inanılmaz egoistiçe bir davranıştı. Saba’ya verse belki gol olacaktı.
37.dakikada İlhan Parlak 4’e 4 gidip topu rakibine teslim etti…
İlk yarı 0-0 bittiğinde açıkçası Ankaragücü taraftarını ve beni tatmin edecek bir oyun ortada yoktu.
Ancak rakibin vasatlığı bizi umutlandırıyordu.
Mustafa Reşit Akçay ikinci yarı her hangi bir değişiklikle başlamadı. Başka değişle bir hamle yapmadı. Oysa galibiyete kesin ihtiyacı olan taraf Ankaragücü’ydü.
Devrenin hemen başında Mustafa Akbaş’ın kırmızı kart görmesi dengeleri Ankaragücü lehine döndürdü.
Daha sonra Rodrigues’in ve Orgill’in 2 dakika arayla 2 şutunu kaleci çıkardı.
Bu pozisyonlar sanki gelecek golün habercisi gibi gibiydi.
65.dakikada İlhan çıktı. Michalak oyuna girdi.
1 dakika sonra Michalak getirdi, Rodrigues Orgill’i gördü. Taklacı’da nefis bir vuruşla golünü yazdı.
Bu gol hepimizde büyük bir rahatlama yaşamamıza sebep olurken, oyun da artık sarı – lacivertlilere dönmeye başlamıştı.
M.Reşit Akçay daha sonra sırasıyla Atila Turan ve Rivas’ı da sahaya sürerek hamlelerini yaptı.
Bifouma’nın direkte patlayan şutu ne kadar şanssa, Rodrigues’in direkten dönen topu da o kadar şanssızlıktı.
82. dakikada bu kez Saba, Rodrigues’e vermeyip şut çekince bir golden daha olduk.
86’da Rodrigues’in şutu direkten döndü.

Maçın bitiş düdüğüyle 14 haftalık hasrette sona ermiş oldu.
Şimdi realiteye bakıp, daha akılcı çözümlerle ele geçen fırsatı değerlendirmek için çabalamak lazım. Neden böyle yazdım. Çünkü Mustafa Reşit Akçay’ın daha iyi kadro tercihi yapması gerekli. Öncelikle orta saha günümüz futbolunda çok önemli. O bölgeyi fizik gücü iyi oyuncularla güçlü tutmak lazım. Oscar Scarione’nin oynadığı bölgeye futbolun gerçekleri ile bağdaşmıyor. Oscar gücü ve savunma yönü zayıf bir isim. Pas hatası çok yapıyor. Nitekim ilk yarıda 2 hata yaptı ikisi de gol olacaktı. Savunmanın önünde Lukasik’in yanına Miloş Stanojeviç monte edilebilir. Böylece defansın önü daha dinamik ve savaşçı bir hal alır. Ya da Cabrail sağ beke çekilip, Kitsiou o bölgede kaydırılabilir. Dinamik bir Kitsiou hem savunma, hem hücum özellikleriyle çok iş yapabilir. Önümüzdeki hafta rakip çok diri ve güçlü orta sahalı Fenerbahçe. Rakibe orada aynı sertlikte karşı koymak lazım. Yoksa durum sıkıntı olur.
Diğer yandan İlhan Parlak hamle oyuncusu olarak değerlendirilip, lk 11’e Michalak monte edilebilir. Rodrigues, Kasımpaşa maçının ikinci yarısında ve Malatya maçında Orgill’in arkasında serbest oynadı. Bana göre çok verimli olamadı. Rodrigues’i kanada çekmek daha mantıklı gibi geliyor bana. Orgill golünü yazmasına rağmen beni tatmin etmedi. Ama elbette golü atıp 3 puanı kazandırdığı da bir gerçek.
Akçay’ın takımdaki egoistliği de sonlandırması lazım. Topu ayağına alan golü kendi atmak için uğraşıyor. Oysa final pasları iyi yapılsa bu maçtan rahatlıkla 3 veya 4 farklı galip gelebilirdik.
Şimdi bu maçı geride bırakıp önümüzdeki hafta oynanacak Fenerbahçe maçına kilitlenmek lazım. Bu maç Ankaragücü tarihinin final maçlarından birisi. Kazanırsak kesinlikle kümede kalırız. Beraberlik bile işimize yarar. Ama önce ne yapmamız gerektiğine bakmak lazım. Daha fizik ve kondisyon olarak güçlenmek, takım içinde pas paylaşımını güçlendirmek, takım uyumunu sağlamak lazım.
Bazı sorunları aşarsak kazanmamız zor olmaz.Ankaragücü yeni transferleriyle çok iyi bir takım olabilir. Yenilerde bu potansiyel kesinlikle var. 
Ankaragücü’nün 13 maçlık Kurtuluş Savaşı başlıyor.
ORHAN SAL

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER