Konrad Michalak’ın oyundan alınmasının mantıklı bir açıklaması var mı?

Düşme hattından kurtulmak için mutlak 3 puana ihtiyacı olan Ankaragücü, Süper Lig Cemil Usta sezonunun 30.haftasında, ligin iyi futbol oynayan ekiplerinden biri olan Aytemiz Alanyaspor'u Eryaman Stadında konuk etti.
Karşılaşmanın başından sonuna Akdeniz temsilcisinin kontrolünde oynanan oyunda, biraz da teknik direktörü İbrahim Üzülmez'in maç içinde yapmış olduğu yanlış hamleler nedeniyle Aytemiz Alanyaspor'a 4-1'lik ağır bir skorla mağlup olan Ankaragücü, Süper Lig'de kalma şansını mucizelere bıraktı.
Ankaragücü'nün kendi sahasında Aytemiz Alanyaspor'a mağlup olması, elbette öyle büyük futbol sürprizi değil. Çünkü Alanyaspor, Başakşehir ile birlikte ligin en iyi kolektif futbol oynayan ekiplerinden biri.
Ankaragücü'ne gönül veren taraftarları asıl endişeye sevk eden nokta, takımın 90 dakika boyunca ortaya koyduğu, sezonun en etkisiz ve isteksiz futbolu.
90 dakika boyunca ne defansif anlamda, ne de ofansif anlamda hiçbir varlık gösteremeyen bir takım vardı sahada.
Karşılaşmanın ilk yarısı Alanyaspor ağırlıklı bir maç oynandı. Savunmadan hücuma etkili çıktılar, pas organizasyonunu iyi organize ettiler. Bu etkili oyuna rağmen, Ankaragücü savunması görevini gayet iyi yaptı ve ilk yarıda rakibine gol şansı tanımadı.
44.dakikada, Ankaragücü takımında Dever Orgill kendi kazandırdığı penaltı atışında, "Penaltı nasıl kötü kullanılır?" dersi verir gibi, çok kötü bir penaltı kullanarak topu Alanyaspor kalecisi Marafona'ya nişanladı ve Ankaragücü'nü moral olarak bitirdi.
İlk yarının 0-0 beraberlikle tamamlanmasını müteakiben, ikinci yarı başlarken bütün Ankaragücü taraftarları, takımlarından ilk yarıya oranla daha etkili bir oyun bekliyordu. Zira, ilk yarıda oynadıkları oyun ikinci sınıf bir oyundu ve bu oyunla, koydukları 5 maçta 13 puan hedeflerine ulaşmaları mümkün değildi.
Lakin Ankaragücü teknik direktörü İbrahim Üzülmez, karşılaşmanın 57 dakikasında öyle bir değişiklik yaptı ki, maçı altın tepside Alanyaspor'a ikram etti.
Gerson Rodrigues ve Oscar Scarione'nin yokluğunda, Ankaragücü takımını bu maç özelinde rakip kaleye en hızlı taşıyan adam olan Konrad Michalak oyundan alınıp, transfer olduğu günden bu yana çok az süre alan Rivas oyuna dahil edildi.
Herhalde, 1 hafta önce göreve gelmesi nedeniyle takımı tanıyamamasından kaynaklanmış olacak ki, hiçbir teknik direktörün yapmayacağı bir hata yaptı İbrahim Üzülmez.
Cezalı olan Gerson Rodrigues'in de yokluğunda, mevcut 11'deki en hızlı hücum oyuncusunu kenara çekti.
Mustafa Reşit Akçay ile yolların ayrılmasından sonra, Adnan Erkan hocanın neden göreve getirilmesi gerektiğini savunmamın kanıtıdır İbrahim hocanın bu hatası.
Takım puan cetvelinin en alt sırasında ve ligin bitimine de 6 hafta kalmış iken, teknik direktörünüz ile yolları ayırmışsanız, sezonun kalan kısa bölümünde takımınızı, camianın içinden bir isme emanet edeceksiniz. Ancak, takımın düştüğünden emin olarak 1. Ligin planlamasını şimdiden yapıyorsanız onu bilemem tabi ki.
Dışarıdan bir teknik adamı getirirseniz, o teknik adam takımı tanıyana kadar sezon biter ve küme düşersiniz!
Michalak'ın oyundan alınmasının ardından, Ankaragücü takımı oyundan düştü ve Pappis Cisse, Onur, Bakasetas ve Fernandes'in golleriyle, skor birdenbire 4-1'e geliverdi. Ankaragücü'nün tek golü ise, devre arasında takıma katılan Rivas'tan geldi.
Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim, 71. Dakikada yapılan Faty-İlhan Parlak, Lobjanidze-Aydın Karabulut değişiklikleri, “taktik” değil “dostlar alışverişte görsün” değişiklikleriydi.
Dürüst olmak gerekirse, bu sonuçla birlikte Ankaragücü'nün Süper Lig'de kalma ihtimali epey alt seviyelere indi. Zira Kayserispor ve Çaykur Rizespor'un futbol kaliteleri ve moral motivasyonları, Ankaragücü ve Yeni Malatyaspor'a oranla bir nebze yükseldi.
Ancak, vefakar ve cefakar Ankaragücü taraftarları yine de umutlarını kaybetmesinler. Türk futbol ikliminde ve konjonktüründe her an, herşey değişebilir. Kalan 4 maçta 9- veya 12 puan neden olmasın!
Atalarımızın tabiriyle, çıkmamış candan umut kesilmez!