© Sporanki 2010

Metin Diyadin: "Gençlerbirliği'nin çocuğuyum"

 Ankara’nın Cumhuriyet’le yaşıt kulübü Gençlerbirliği zor günler yaşasa da bu durum onun büyüklüğünden bir şey kaybettirmiyor.

Futbol odaklı kulüpte görev almak; futbolcu ve teknik adamlar için bir gurur vesilesi. Futbol takımının başına getirilen Metin Diyadin nevi şahsına münhasır, azimli, çalışkan bir isim. Diyadin de bu zorlu görevin ne denli önemli olduğunu biliyor ve bu gururu yaşıyor.

Metin Diyadin’le saha sonuçlarından bağımsız, dünü, bugünü ve yarını kapsayan bir söyleşi yaptık. İlk sorumuz da sezon başı transferlerine ilişkin eleştirilerdi, şöyle yanıtladı:

“Biz geldiğimizde takım ligden düşmüştü. Ekonomik olarak da düşmüştü. Sayın Başkan büyük bir fedakarlıkla kulübü aldı. Bu zaman içinde geçmişten gelen ağır maddi yükümlülüklerle transfer yapmak zorunda kaldık. Hazırlıklara eksik bir kadro ile başladık. İlk haftaların zorlu geçeceğinin bilincindeydik. O bölümü geçerek dönemsel seriler de yaptık. İlk yarıyı da yukarılara yakın bir yerde bitirdik.

Devre arasında transfer yapmak istiyorduk ancak transfer yasağımızın olması bunu engelledi. Dar kadromuzdaki sakat futbolcular da başka bir sorun.”

SÜPER LİG HEDEFİMİZ OLAMIYOR

Sıkıntılı bir dönemdesiniz. Takımın hemen Süper Lig’e dönmesi gerekiyor mu?

Yok, böyle bir planlama zaten yapılamıyor. Elbette gönül hemen çıkmayı istiyor ama Gençlerbirliği herhangi bir şehir takımı, belediye takımı değil.

Kulübün dışarıdan destekçisi de yok; kendi olanakları ve yönetiminin katkıları ile ayakta duruyor. Biz saha içinde sportif başarılar elde etmeye çalışabiliriz ama bir de geçmişten gelen, Gençlerbirliği için ağır bir borç yükü var. Önce o yükten kurtulmalıyız.

Burada zaten Gençlerbirliği’nin dinamiklerini, değerlerini bilen futbolcular, teknik heyet ve idareciler var. Bu birliktelikten doğacak sinerji ile ilerisi planlanabilir.

Transfer yasağı, öz kaynakları değerlendirmek için bir fırsat yaratır mı?

Elbette, zaten kadromuzda altyapı oyuncuları barındırıyor ve oynatıyoruz. Bu kulüp çatısı altında olması gereken de bu; elbette bunu bir fırsat olarak değerlendiriyoruz. Gençlerbirliği, bizim futbolculuk yıllarımızdan bu yana bu şekilde büyümüştür. Gelirler artınca da yerli ve yabancı transferlerin fazlalığı altyapıyı sekteye uğrattı. Gençlerbirliği’nin yapısına uygun olmayan gelişmeler yaşandı, bugünün ekonomik sıkıntılarının temel sebeplerinden biri de bu transfer savurganlığı diyebiliriz.

Gençlerbirliği altyapısı, tesisleri ve borçsuzluğu ile tanınırdı…

Borç var, altyapı gerileme döneminde. Buna rağmen kadroda 11 altyapı oyuncu barındırıyoruz. Bunların 6-7’sini oynatıyoruz. Genç oyuncu sayısını artırmaya çalışıyoruz. Sahada sportif başarı ararken, genç oyuncuları kazandırmak gibi de bir misyonumuz var.

TAKIM OLMAK ÖNEMLİ

Gençlerbirliği’ni konuşuyorsak, saha sonuçlarından ayrı değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Siz ne dersiniz?

Kesinlikle katılıyorum. Altyapımızdan yetişmiş gençlerimizle oynama çabamız varsa yetiştirme çabamız varsa bu böyle değerlendirilmeli. Futbolda elbette para her şey değil ama lüzumlu hallerde de kullanabilmeniz gerekiyor. Örneğin üzerimizdeki takımların bütçeleri bizim en az üç katımız. Misal Ümraniye. Avantajları birkaç yıl bir arada oynamış olmaları. Uyum, bir arada oynama alışkanlığı varsa yapacağınız takviyelerle güçlenirsiniz. Yüksek meblağlarla bir kadro kurarsınız ama onları takım haline getiremezseniz, başarı gelmez.

Şehir size sahip çıkmıyor, diyebilir miyiz?

Şehir takımlarının bize oranla avantajları var. Futbol bölgenin en önemli sosyal aktivitesi olduğu için belediyenin veya siyasetin desteği olabilir. Olmasın da demiyoruz zaten. Ama eşit dağıtım olmadığında, diğeri bir adım önde oluyor.

BAŞARI ORANI YÜKSEK

Transfer tahtasının açıldığını düşünelim, nerelere takviye yaparsınız?

Eksik mevkilere takviye veya sakatlarımızın yerini doldurması adına dört oyuncu düşünüyoruz. Abartılı bir talebimiz yok. Tahtamız açılsa da önümüzdeki yılları düşünerek yetenekli, genç yerli oyuncular almak isteriz. Transferde tercihlerimizi paramıza göre kullandık. Sezon başında zaten süremiz de kısıtlıydı; buna rağmen transferde yüzde 80 isabet bulmak önemli bir başarıdır. Transferler benim kontrolümde yapıldı. Diğer takımlardan çok daha az harcadık. Zaman, miktar kısıtları dikkate alındığında; transferlere yönelik eleştirileri hak etmiyoruz. Geleceği düşünerek sürdürülebilir bir yol izledik, buna da devam edeceğiz.

Bireysel olarak zorlanıyor musunuz?

Doğrusu zorlanıyorum. Ama burası bizim kulübümüz, yetiştiğimiz yer. Bu kapıdan 33 sene önce girmiştim. Antrenörlüğüm burada başladı. Aldığım terbiye olduğu sürece her alanda elimden gelen her şeyi yaparım. Aidiyet ve vefa duygusu başka bir şeydir. Haftalık performanslarla karşılaştırmamak lazım.

Yeri gelmişken, bir forma oyuncuya ne katar?

Her kulübün kendine has yapıları vardır. Bizim itici gücümüz daha farklıdır. Bizdeki sevgi ortamı birlikteliği sağlar, bu da genç oyunculara çok şey katar. Kadromuzdaki genç oyuncuların çıkışının temel nedenlerinden biri de budur. Kimin kime daha çok ihtiyacı var noktasından baktığımda, “Oyuncuların Gençlerbirliği’ne ihtiyacı var” olarak görüyorum.

Röp: Hasan Kulaç / Anayurt Gazetesi

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER