1.Dünya Savaşı sonunda düşman devletlerin yurdumuzu işgali üzerine Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs 1919’da, Samsun’da Anadolu topraklarına ayak basarak Milli Mücadele’yi başlattı. Amasya, Erzurum, Sivas gibi çeşitli şehirlerde Kurtuluş Savaşı hazırlığı yaptı. O zamana kadar Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul idi. Ankara ise Anadolu'nun ortasında, savaş cephelerine eşit uzaklıkta bir kentti. Savaşın yönetimi ve haberleşme, Ankara'dan kolaylıkla yürütülürdü.
Bu nedenle 19 Mart 1919 günü Mustafa Kemal Paşa kimi illere ve komutanlıklara bir genelge gönderdi. Bu genelgede özetle; "Osmanlı Devletinin yaşamı ve egemenliğinin sona erdiği" bildiriliyor, "Türk ulusu kendi yaşamını ve bağımsızlığını koruyacaktır." deniliyordu. Bu genelgeden sonra temsilcilerle Osmanlı Mebusan Meclisi'nden gelen üyeler Ankara'da toplanmaya başladılar. Mustafa Kemal 27 Aralık 1919 günü Ankara’ya geldi. Ankara’nın girişinde, büyük bir sevgi ve coşku ile karşılandı. Ankara o günden sonra bir daha eskisi gibi olmadı. Milli Mücadele’nin, hürriyet ve bağımsızlığa kavuşma savaşının merkezi haline geldi. Mustafa Kemal Paşa, ülkeyi kurtarma çalışmalarını Anadolu'nun bu küçük kentinde sürdürdü. Ulusal Kurtuluş Savaşımızın planları bu yoksul kentte hazırlandı.
Ankara, 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışından Cumhuriyet’in ilanına kadar geçen süre içinde sayısız olaylara sahne oldu, Savaşın başarıya ulaşması için düzenli ordular kuruldu. Bu ordular İnönü'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da düşmanı bozguna uğrattı.
30 Ağustos 1922'de kazanılan Başkomutanlık Savaşı ile Kurtuluş Savaşı'mız tamamlandı. Yurdumuz düşmanlardan kurtulduktan sonra 13 Ekim 1923 günü İsmet Paşa ve on dört arkadaşı Ankara'nın başkent olması için Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne yasa önerisi verdiler. Öneri mecliste oylandı, kabul edildi. Böylece Ankara yeni Türkiye Devleti'nin başkenti oldu. Ankara başkent olduktan sonra kısa sürede büyüdü, gelişti. Bugün modern bir kent haline gelen Ankara, hükümet merkezi olarak saygın bir yer, uluslararasında güçlü bir ad oluşturmaktadır. Ankara’nın en büyük gururu, toprağında Ulu Önder Atatürk’ün yattığı Anıtkabir’i kucaklamış olmasıdır.
ANKARA ATATÜRK’LE UYUR, ATATÜRK’LE UYANIR…
BAŞKAN YAVAŞ RESEPSİYON VERDİ
Ankara Büyükşehir Belediyesince (ABB), Ankara'nın başkent oluşunun 101. yılı dolayısıyla resepsiyon verildi.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile eşi Nursen Yavaş, Yenimahalle ilçesindeki bir otelde siyasi parti, sivil toplum kuruluşları ve diplomatik misyonlardan temsilcilerin katıldığı bir resepsiyon verdi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Yavaş, burada yaptığı konuşmada, Ankara'nın başkent olma sürecinin sadece bir coğrafi konum tercihi değil, bağımsızlık mücadelesinin ve yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin inşa sürecinin simgesi olduğunu belirtti.
Kentin 1290 yılından itibaren "Ahi Cumhuriyeti Başkenti" olduğunu aktaran Yavaş, "Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı'nı bu şehirden yönetti ve bu yüzden Ankara, Türkiye'nin bağımsızlık mücadelesinin kalbi oldu. 13 Ekim 1923'te başkent ilan edilmesi sadece bir şehrin başkent yapılması değil, yeni Cumhuriyet'in modern, bağımsız ve çağdaş kimliğinin bir ifadesiydi. Ankara, Türkiye'nin çağdaş uygarlık yolundaki simgesi olarak bu misyonu üstlendi ve Türkiye'nin tarihindeki dönüm noktalarının merkezi haline geldi." diye konuştu.
Ankara'nın tarih boyunca pek çok medeniyete de ev sahipliği yaptığını anlatan Yavaş, başkent Ankara'da bulunan Hititler, Frigler, Romalılar ve Osmanlılar gibi birçok medeniyetin kenti, kendi tarihleriyle zenginleştirdiğini kaydetti.
-"Uluslararası toplumun ortak çaba göstermesi elzemdir"
Yavaş, İsrail'in Filistin ve Lübnan'a yönelik saldırılarına da değindi.
Gazze'deki durumun, tüm insanlık için derin bir üzüntü kaynağı olduğunu ifade eden Yavaş, şunları söyledi:
"Sivil kayıplar, özellikle çocuklar ve kadınlar üzerinde büyük bir etki yaratmaktadır. Bu yaşananlar, uluslararası hukuka ve insan haklarına açıkça aykırıdır. Barışın sağlanması için acilen diyalog ve uzlaşıya ihtiyaç vardır. Uluslararası toplumun, insani yardımları hızlandırması ve bu trajediyi sona erdirmek için ortak çaba göstermesi elzemdir. Her bir canlının yaşam hakkına saygı gösterilmeli ve geleceğimizin teminatı olan çocuklar için güvenli bir ortam sağlanmalıdır.
Unutmayalım ki barış, yalnızca bir hedef değil, aynı zamanda insanlık onurunun gereğidir. Tüm ülkeleri, bu trajediyi durdurmak için dayanışmaya ve adaletin sağlanmasına davet ediyoruz. Birlikte, daha güvenli bir gelecek için el birliğiyle çalışalım. Nitekim bu noktada fikrimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ifade ettiği gibi 'Yurtta barış, dünyada barış'tır. Göreve geldiğimiz günden beri tarihi sorumluluğumuzun farkında olarak Atatürk'ün bizlere bıraktığı bu mirasa ve 'gönlünde özel bir yeri olduğunu' ifade ettiği Ankara halkına layık olmak için var gücümüzle çalışmayı sürdüreceğiz."
Yavaş, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Ankara'nın başkent olmasına katkıda bulunan tüm devlet insanlarına, kurtuluş kahramanlarına ve aziz şehitlere şükranlarını sundu.
Seymen ekibinin gösteri sunduğu resepsiyonda, Yavaş ile Gana'nın Ankara Büyükelçisi Nicholas Peter Andoh karşılıklı "Ankara havası" oynadı. Bazı büyükelçiler ve katılımcılar da onlara eşlik etti.
Canımdan çok sevdiğim doğup büyüdüğüm güzeller güzeli memleketim Ankara'mın başkent oluşunun 101. Sene-i Devriyesini gönülden kutluyorum.. Bu şehirde yaşamanın mutluluğunu yaşayan ve değerini kalbinde hisseden tüm Ankaralı lara selam olsun..
Alper Çağlar
13-10-2024 13:45