Gençlerbirliği'nin başarılı forvet oyuncusu Daniel Candeias, kendisiyle kulüp e-dergisi için yapılan röportajda özel açıklamalar da bulundu.
İşte Candeias'ın o açıklamaları:
Öncelikle birçok kulüpte ve ligde forma giydin. Türkiye’de oynanan futbolu nasıl değerlendiriyorsun?
Biz oyuncular için hissedilen en önemli şey mücadeleci bir lig olması. Bu ligde çok önemli oyuncular var, her takım her takımı yenebiliyor. Benim burada en çok hissettiğim duygu, saha içerisinde devamlı bir mücadele içinde oluyor olmamız.
İlk defa 2016 yılında Türkiye Ligi’ne geldikten sonra iki yıl İskoçya’da futbol oynadın. Bu iki yılın ardından Türkiye’ye döndüğünde bıraktığın gibi bir futbol ortamı mı vardı?
İlk geldiğim zamanda da Türkiye Ligi’nin oldukça mücadeleci bir kimliği vardı. Avrupa’dan gelen çok önemli oyuncular vardı ve tüm Dünya’nın gözü Türkiye Ligi’nin üzerindeydi. Şu anda da oldukça mücadeleci bir oyun oynanıyor ve insanlar tarafından bu mücadeleci yapı dikkatle inceleniyor.
Kulübümüze Rangers’dan geldin. Rangers’da forma giydiğin dönemde teknik direktör Steven Gerrard ile de oldukça iyi bir ilişkin vardı, ayrılmadan önce Gerrard’ın seni takımda tutmak istediğini de biliyoruz. Gençlerbirliği’ne katılmaya nasıl karar verdin?
Glasgow’da kaldığım sürede ailem çok mutluydu, ben de çok mutluydum. Takımda oynuyordum, güzel bir hayatımız vardı ve işler bizim için iyi gidiyordu. Bahsettiğiniz gibi Gerrard gibi güçlü ve önemli bir karakterle de aramda iyi bir ilişki vardı. Rangers’da kalsaydım orada oynayabileceğimi düşünüyordum ancak hayatımda bir değişiklik yapmam gerektiğini hissettim ve Gençlerbirliği’ne katılmaya karar verdim.
Gençlerbirliği formasıyla geride bıraktığımız sezon aynı zamanda ilk sezonundu. Kendi performansını nasıl değerlendiriyorsun?
Açıkçası benim için çok kolay bir yıl olmadı. Evet, daha önce Türkiye’de bulunmuştum ancak bu defa yeni bir şehre geliyordum. Ankara’ya alışmamız gerekti, sadece ben değil ailem de buraya bir adaptasyon süreci yaşadı. Neticede onlar için de yeni bir şehir, yeni tanışılan insanlar... Benim de takıma, takım arkadaşlarıma alışmam için bir süreye ihtiyacım vardı. Bu yüzden ilk sezonumun biraz zor geçtiğini söyleyebilirim.
Bu sezon gol ve asist sayılarında yukarıya doğru bir grafik çiziyorsun. Adaptasyon sürecini geride bıraktığını söyleyebilir miyiz?
Elbette, bu süreci tamamlamış olmamın çok büyük bir önemi var. İlk geldiğim zamanlarda kulübe ve şehre adapte olmaya çalışmıştım. Bu süreci her oyuncu yaşar, bu yüzden oyunculara bazen süre tanımak gereklidir. Bu süre bazen bir ay olur, bazen bir yıl olur. Sonuçta yeni bir ülkeye geliyorsunuz ve ailenizin şehre alışma serüveni de sizi bir oyuncu olarak etkiliyor. Ben de bu adaptasyon sürecimi hedeflerim doğrultusunda çok çabuk atlattığımı düşünüyorum. Bu sezon kendimi evimde gibi hissediyorum, takımdaki herkesle iyi bir arkadaşlığım var, herkesi tanıyorum ve sanırım da bunun yansıması saha içerisinde görünüyor.
Taraftarımızın son dönemlerde en sevdiği isimlerden birisi haline geldin. Formasını giydiğin her kulüpte taraftarlar seni sevdi, Rangers taraftarları hala destek mesajları yolluyor. İnsanlarla aranda kurulan bu ilişkiyi nasıl açıklıyorsun?
Formasını giydiğim bütün kulüplerde her zaman elimden gelenin en iyisini yapmaya, benden beklenilenin fazlasını vermeye çalıştım. Karakter olarak da mücadeleci bir insan olduğum için her durumda sonuna kadar zorlamak istiyorum. Bazı zamanlar saha içerisinde işlerin iyi gitmediği durumlar olabiliyor, o durumlarda olabildiğince fazlasını yapmaya ve takımıma yardımcı olabilmeye çalışıyorum. Bunun yanı sıra sahaya iyi bir karakter ortaya koyduğumu da düşünüyorum ve bu da insanlarla, taraftarlarla ilişkimin iyi olmasını sağlıyor. Geçmişte yaptığım gibi burada da elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum ve bunu hayatım boyunca da yapmaya devam edeceğim.
Profesyonelliğin genç oyuncular tarafından büyük bir ilgiyle karşılanıyor. Zorunlu olarak futbola iki hafta ara verdikten sonra dönüşün muhteşem oldu, hiç ara vermemiş gibiydin. Genç oyunculardan oluşan takımızda önemli bir isimsin, bu profesyonelliğini nasıl tanımlamak istersin?
Formasını giydiğim kulüplerdeki genç oyunculara ben de her zaman çok önem verdim çünkü bir zamanlar ben de gençtim. Futbola başladığım ilk yıllarda, en önemli şansımın çok kaliteli oyuncularla, profesyonellerle bir arada olmak olduğunu düşünüyorum. Birlikte oynadığım oyuncuların yaşam tarzlarını inceledim, profesyonelliklerini örnek aldım ve sorular sordum. Tüm bu çabamın ardından çıkarttığım sonuçları da kendi hayatıma uyarladım. Oynadığım kulüplerde eminim ki benden daha iyi oyuncular olmuştur, benden daha formda oyuncular da olmuştur ancak profesyonellik konusunda hiçbir kulüp, gerekeni yapmadığımı söyleyemez. Profesyonel yaşadığınız zaman, hayatınızdaki her şey çok daha doğal gelişir. Profesyonel yaşamadığınızda ise bazı durumlarla başa çıkmanız pek kolay olmaz. Ben de bu sebepten ötürü devamlı profesyonel bir hayat yaşadım, yaşamaya da devam ediyorum.
Sezonun geri kalan bölümü için neler düşünüyorsun, nasıl bir sezon bizi bekliyor?
Bu sezon takım içerisinde çok güçlü bir arkadaşlık olduğunu düşünüyorum, tam bir birliktelik var. Bu birlik ve arkadaşlık çok önemli olgular çünkü birçok oyuncunun sahaya güçlü karakterler koymalarını sağlıyor. Bu durumu iki örnekle değerlendirebilirim: Fenerbahçe karşısında, bahsettiğim birlikteliği yakalayamadığımız için maç bittiğinde unutmak istediğimiz bir sonuçla karşı karşıyaydık ancak önemli bir ders de çıkarttık. Çıkarttığımız bu dersin sonucunda da oynadığımız H.K. Kayserispor karşılaşmasında, her oyuncu kendi karakterini sahaya koydu, birlikte mücadele verdi ve bu birlikteliğin sonucunun da galibiyet olabildiğini gördük. Bu şekilde birlikte oynamaya devam edersek, yapamayacağımız hiçbir şey olmadığına inanıyorum. Sezonun geri kalanında bu birlikteliğin devam edeceğine ve bizlerin de bu birliktelik içerisinde değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum.
H.K. Kayserispor karşılaşmasında birçok golümüz sayılmadı. Bu durumun saha içerisinde yansıması nasıl oldu?
H.K. Kayserispor karşılaşmasında yaşanan gol iptallerine rağmen maçı kazanmış olmamız aslında bizim hedefe ne kadar kitlendiğimizi gösteriyor. Bazı maçlarda bir tek olay bile takımın konsantrasyonunu bozabilirken, biz bu karşılaşmada birçok defa konsantrasyon bozabilecek bir olayla karşı karşıya kalmamıza karşın hiçbir şekilde dikkatimizi dağıtmadan saldırmaya, kazanma arzusunu ortaya koymaya devam ettik ve sonunda maçı kazandık. Bu durum, bizim ne kadar ateşli olduğumuzu, yan etkenleri dikkate almadan hedefe doğru ilerlediğimizi gösteren bir maç oldu.
Son olarak, 2021 yılı için taraftarlarımıza neler söylemek istersin?
Öncelikle herkese mutlu bir yıl diliyorum. Umarım geride bıraktığımız yıldan çok daha iyi bir olur, herkes sevdikleriyle birlikte sağlık ve barış içerisinde yaşar. Tabii ki, taraftarlarımızı çok özledik, 2021 yılında tribünde yerlerini alıp bize itici bir güç olarak yeniden destek vermeye başlamalarını da sabırsızlıkla bekliyoruz.
Yorum Yazın