Gençlerbirliği’nin 20 yaşındaki kalecisi Ertuğrul Çetin, Nutsandboltstv’ye röportaj verdi. İki hafta önce yapılan röportajda Ertuğrul’un kendisi ve Gençlerbirliği ile ilgili açıklamalarından derlediklerimiz şu şekilde:
-Babam futbola çok ilgili birisiydi. Doğduğumdan beri futbol hep hayatımda. Hep bir kulübe gitmek istiyordum. Dayımın vasıtasıyla 8-9 yaşlarımda Kartalspor’un futbol okuluna yazıldım. Ailemde başta babam ve Tarık Çetin olmak üzere sporcular vardı.
-Özeleştiri yapmam gerekirse vücut olarak kütlemi biraz daha artırabilirim.
-Tüm yaş gruplarında milli takımda oynadım. Milliyetçi bir insanım. Milli formayı giymek benim için büyük bir gurur. A Milli Takım için ise çok çalışmalıyım, çok çalışmalıyım, çok çalışmalıyım.
-2020 yılında Altınordu’ya transfer sürecimde futbolu bırakma noktasına geldim. Kendi adıma zor bir dönem yaşadım. Yaşım genç ve derslerim çok iyiydi. Futbolu bırakıp okula ağırlık vermeyi düşündüm. Tahir Karapınar hocamın motivesiyle bu durumdan çıktım.
-Gençlerbirliği’ne transfer sürecim çok hızlı oldu. Burada istendiğimi ve burada bir değer bulabileceğimi fark ettim. Ben de buraya gelmeyi çok istedim. Gençlerbirliği her zaman takip ettiğim çok büyük bir camia. Burada olmaktan son derece mutluyum.
-Burası bana bir aile gibi hissettiriyor. Takım arkadaşlığı ve hocayla ilişkinin dışında, hocanın ekibi, malzemeciler, garsonlar… Benim için bu çok önemliydi. İstanbul’dan çıkıp ayakları üstünde durmaya çalışan 20 yaşında bir gencim daha. Sevgi ve ilgi beni çok rahatlattı.
-Karşı taraf sana bir şeyler verince sen de her şeyini vermek istiyorsun. Buradaki ilgi performansıma da yansıdı doğal olarak. Sinan Hoca ve ekibi ile kulüp yöneticileri bunu fazlasıyla hissettiriyorlar.
-Kesinlikle hafife alınmaması gereken bir ekibiz. En az play-off oynayacağımızı düşünüyorum.
-Sinan Hoca ile buraya geldiğimde konuştuk. Kendisi, “Eğer iyi bir performans sergilersen, yaşına hiç bakmam formayı veririm. Bu forma her zaman hak edenin” dedi. Hem Sinan Hoca hem kaleci antrenörümüz Ferhat Hoca beni çok rahatlattılar.
-Maça hazırlanırken daha çok zihnen hazırlanmaya çalışıyorum. Stres yönetimi çok önemli. Günlük hayatta da sakin bir insanım. Maç için de de sakin kalabiliyorum. Gelişme adına daha hırslı ve istekli olabilirim.
-Uzun vadeli hedeflerim arasında Avrupa’da oynamak var. Kendimi ileride Premier Lig’te görmek istiyorum.
-Lakabım ‘Eto’. Altyapıya başladığım andan itibaren ismim böyle kaldı.
-Maçlardan önce mutlaka dua ederim. Eğer maçta iyi oynamışsam ve iyi bir sonuç aldıysak fotoğraf çekilirken hep aynı yerde durmak ve yanımdakilerin aynı olmasını istemek gibi bir totemim var.
-Hobilerim arasında film ve dizi izlemek var. Kitap da okurum. En çok Sabahattin Ali’yi severim. Kürk Mantolu Madonna en sevdiğim kitap. Dünya yazarlarından Stefan Zweig ve ‘Korku’ kitabını severim. En sevdiğim film ‘Benjamin Button’un Tuhaf Hikayesi’.
Derleyen: GHA
Yorum Yazın