Gazeteci arkadaşımız Murat Gürgen, 24 Saat Gazetesi'ndeki son yazısında Ankaragücü'nü yazdı: İşte Murat Gürgen yazılarını okuyabileceğiniz link: https://www.24saatgazetesi.com/luksun-fakirligini-yasiyor
Dar gelirliler karnını doyurmak için mücadele verirken, işleri yolunda giden bir yurttaş ise “lüksün fakirliğini yaşıyoruz” demiş, piyasadaki yüksek talep nedeniyle kiralayacak otomobil bulamamaktan yakınmıştı. Gelir dağılımındaki adaletsizlik her geçen gün derinleşiyor ama zengin fakirin halinden hiç mi hiç anlamıyor.
Murat Gürgen
Erzurumspor – Ankaragücü maçını izlerken işte o sokak röportajı geldi aklıma. Ankaragücü tamamı Süper Lig’den gelen ilk 11 ile maça başladı. Takımın piyasa değeri Transfermarkt’a göre yaklaşık 21 milyon Euro ve 1. Lig’de açık ara en pahalı kadro. Rakibi Erzurumspor ise yıllardır 1. Lig’de oynuyor ve üç yıl süren transfer yasağını daha geçen hafta kaldırıp takıma takviye yapmaya başladı. Kadrolarının toplam değeri 5,5 milyon Euro’yu bulmuyor.
Maç öncesi kağıt üzerinde ibre Ankaragücü’nden yana ama Beştepe’deki tablo “Dışı seni, içi beni yakar” misali. Sanki birileri düğmeye basmışçasına, bir anda çok sayıda futbolcuda bir huysuzluk, bir kafa karışıklığı. Kulüp her yeni güne bir başka futbolcuya gelen transfer teklifiyle uyanıyor.
Tolga Ciğerci ile Efkan Bekiroğlu kulüpten ayrılmak istedikleri için en başta kampa katılmamış, maaş iyileştirmesi yapılarak zar zor ikna edilmişlerdi. Diğerleri onlardan geri kalacak değiller ya! Tam lig başlarken bu kez Cephas ve Bassagog’un da aralarında yer aldığı bir grup futbolcu transfer kozunu sahaya sürdü. Yönetimin kapısını çalan “Ayrılmak istiyorum” diyerek söze başlıyor. Kimi maçta oynamak istemiyor kimi kamp dışında tutulmak gibi yöntemlerle gönlü hoş edilerek “lütfen” sahaya çıkıyor. Hal böyle olunca da Erzurum’daki gibi coşkusuz, inançsız ve ruhsuz futbol ortaya çıkıyor.
Şu andaki tablo “iki ucu pis değnek” hali. “Kal” diyorsun “kalmam” diyor. “Oyna” diyorsun oynamıyor. “Git” dediklerin ise “gitmem” diye ayak diriyor. Bıraksan ya bedava ya da alacaklı gidecek. Bırakmasan sahada hayalet gibi geziniyor. Kitleleri yönetirken taviz vermeye ve bazılarına ayrıcalık sağlamaya başlarsan, sonunu alamazsın. Daha önce birilerine tanınan ayrıcalığı görenler, şimdi “Benim neyim eksik?” deyip benzer jestleri bekliyor. Transfer dönemi 13 Eylül’de sona erecek. Gidenler ve kalanlar son güne kadar netleşmeyecek. Belli ki o güne kadar da Beştepe’ye huzur gelmeyecek.
Burada baş gösteren sıkıntı ortamını Ankaragücü yönetiminin, sportif direktörün ve teknik direktörün iyi okuyamadıklarına ve çözüme ilişkin bir varlık gösteremediklerine tanık olduk.Ankaragücü şimdi ya bu oyuncuları kazanma yoluna gideceğine ya da ayrılmaları halinde boşalacak mevkileri nokta transferler yaparak dolduracağına ve Ankaragücü'müz için en iyisini yapacağına inanmak istiyoruz. Tüm camiaya saygılar, sevgiler..
Mustafa Ulubey
21-08-2024 00:11