Röportaj: Ekin Hazal DOĞRUYUSEVER / Hürriyet Ankara
MKE Ankaragücü’nün İmalat-ı Harbiye Dönemi’nden başlayan hikâyesinin anlatıldığı ‘Tek Yürek Ankaragücü’ filmi 2023 yılının ilk çeyreğinde vizyona girmeye hazırlanıyor. Filmin yönetmenliğini üstlenen Serdar Çetinkaya, Ankaragücü sadece Ankara’nın değil memleketin takımıdır diyor ve ekliyor: “Ankara olarak ‘tek yürek’ olduk, geliyoruz.”
Türkiye’de ilk kez bir futbol kulübünün ve taraftarının hikâyesinin kurmaca olarak izleyiciye aktarılacağı ‘Tek Yürek Ankaragücü’ sinema filminin çekimleri tamamlandı. Filmin yönetmenliğini üstlenen Serdar Çetinkaya ile filmin ortaya çıkış hikâyesini, İmalat-ı Harbiye ruhunun filme yansımalarını ve Ankara’da çekilen sahnelerin perde arkasını konuştuk.
*‘Tek Yürek Ankaragücü’ filmini hayata geçirme fikri nasıl ortaya çıktı?
2011 yılından bu yana Ankara’da hem kamu kurumlarına hem de özel sektöre prodüksiyon alanında yapımcı-yönetmen olarak hizmet vermekteyim. Ankara Kültür Sanat Tiyatrosu’nun kurucusu ve sahibi olan arkadaşım Esat Deniz Abdaloğlu ile birlikte Ankara’ya değer katacak projelere imza atmayı çok önemsiyoruz. ‘Tek Yürek Ankaragücü’ filminin fikir babası da Esat Deniz Abdaloğlu’dur. ‘Ankara ve Ankaragücü Temalı 10 Numara Senaryo’ yarışmasını kazanan, Eyüp Coşkun imzalı senaryonun bana gelmesiyle sürece dahil olduğumu söyleyebilirim. Tabii, senaryonun bana gelmesinin bir diğer sebebi de 2021 yılında Adana Demirspor Kulübü taraftarının 26 yıllık Süper Lig hasretini konu alan 5 bölümlük bir belgesele imza atmış olmamdı. ‘Yıkıla Yıkıla Adana Demirspor’ belgeselini yaptığım sırada taraftar hikâyelerine, tribün hikâyelerine fazlaca gönül vermiş, bir arma uğruna katlanılan çilelere şahitlik etmiştim. Projeyi kabul etmemle birlikte ilk olarak senaryo üzerinde çalışmalara başladım. Editörlüğümle senaryoya dönem hikâyesini de ekledik, çatışmaları biraz daha güçlendirdikten sonra çekim senaryosunu yazarak ön hazırlıklara başladık. Ankaragücü sadece Ankara’nın değil memleketin takımıdır ve hak ettiği yere kısa sürede gelecektir. Ankara olarak, ‘tek yürek’ olduk, geliyoruz.
BİN 500’E YAKIN OYUNCUYLA ÇALIŞTIK
*Filmin hazırlık aşamaları ve hikâyesinden de bahsedebilir misiniz?
Filmimiz birlik olma hikâyesi üzerine kurulu. Kuvâ-yı Milliye döneminde vatanın müdafaasında ve kurtuluşunda tek yürek olup kanlarıyla, canlarıyla, emekleriyle, bilgileriyle mücadele eden İmalat-ı Harbiyelileri ve bu işçilerin kurduğu takım olan MKE Ankaragücü taraftarlarının 7 yaşındaki kanser hastası Yiğit’in kanserle olan savaşı karşısında tek yürek olmalarını, birlik olmalarını anlatmakta. 3 hafta ön hazırlık ve yaklaşık 8 haftaya yayılan çekim takvimimizle birlikte 11 hafta kadar süren prodüksiyon sürecimizde kamera arkasında 70 kişiden oluşan dev bir ekip görev alırken kamera önünde ana cast’ımız ve yardımcı cast’ımız dahil Film bitene kadar yaklaşık bin 500’e yakın oyuncu ile çalıştık. Çekim takvimine MKE Ankaragücü’nün de kuruluş tarihi olan 31 Ağustos 2022 tarihinde başladığımız filmimiz vizyona yaklaşık 105 dakika olarak girecek. Tüm Türkiye’de aynı anda 2023 yılının ilk çeyreğinde vizyona girecek olan filmimizin galası için ise çok özel bir ön hazırlık içerisindeyiz.
*‘İmalat-ı Harbiye’ ruhunu yansıtabilmek kolay olmasa gerek...
Kesinlikle, neden ‘İmalat-ı Harbiye Ruhuyla’ diyoruz? MKE Ankaragücü Spor Kulübü’nün kurucuları Osmanlı’ya cephane üreten ve cephaneleri tamir eden İmalat-ı Harbiyeli işçi ve öğrencilerdi. Bu gençler İstanbul’da futbolun gayrimüslimler arasında giderek yaygınlaşmasıyla her mola vakitlerinde fabrika bahçesinde futbol oynadılar. Hatta padişah ‘tepük’ oynamayı yasaklamış, fermanla idam kararını cümle âleme duyurmuş olmasına rağmen bu çocuklar sevdalarından vazgeçmediler. Özgürlüklerine düşkün, bir arada hareket etmeyi bilen, inançlı ve kararlı bu gençler fabrika müdürü Selahattin Adil Paşa ile birlikte İstanbul’un işgali sırasında da çok fazla sorumluluk alıp direndiler. Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle kurulan İmalat-ı Harbiye Mukavemet Teşkilatı’nın da bel kemiğini yine bu gençler oluşturdu. Ellerindeki imkânları sonuna kadar kullanıp, canlarını hiçe sayarak, sevdikleri için gözlerini karartan bu gençlerin ruhu filmimizin günümüzde geçen hikâyesinin de ruhunu oluşturmakta. Mahalleli, tribün, takım, kulüp yöneticileri aynı ruhla birlik oluyor ve Yiğit’in kanserle savaşı için tek yürek olup mücadele ediyor.
TERCİHİM HAMAMÖNÜ OLDU
*Film Ankara’nın hangi mahallelerinde çekildi, nasıl bir atmosfer oluştu?
Filmin çekimlerini Ankara ve Eskişehir’de gerçekleştirdik. İstanbul İmalathane ve Ankara İmalathane atölyeleri için platomuzu Eskişehir’e kurduk. 1910 ile 1919 yılları arasında geçen sahnelerimizin fabrika ve fabrika önü çekimlerini kurduğumuz platoda gerçekleştirirken diğer dönem sahnelerimizi ve günümüzde geçen bütün sahnelerin çekimlerini Ankara’da tamamladık. Ana mekânımız olan mahalle çekimlerini Yukarı Hamamönü Mahallesi’nde gerçekleştirdik. İmalat-ı Harbiyeliler Kuvay-ı Milliye için alabildikleri bütün cephanelerle birlikte Ankara’ya geldiklerinde Hamamönü’ne yerleşiyor ve evlerini orada yapmaya başlıyorlar. Kale içinde mi Hamamönü’nde mi çeksem diye sokak sokak gezdim ve son olarak Hamamönün’e set kurmayı tercih ettim. Gerçek manada ruhlarıyla bizimle birlikte olduklarını hissetmek güzel oldu. Ayrıca Hamamönü Ankara’nın ilk yerleşim yerlerinden, sosyal ve siyasal hayatın yanı başında bir mahalle. Günümüzde bir yanı restore edilirken bir yanı direnmekte kentsel dönüşüme. Hikâyemizde Turgay Tanülkü’nün hayat verdiği dede karakterinin öncülüğünde mahallelinin şehrin göbeğindeki bu direnişi, mahalle kültürünü hala yaşıyor ve yaşatıyor olmaları Hamamönü’nün dokusuyla çok daha gerçek durmakta. Bir diğer ana mekânımızsa tabii ki Etimesgut ilçemizde yer alan Eryaman Stadyumuydu. Filmimiz içerisinde üç farklı maçla ilgili sahneler yer almakta. Bursaspor, Adana Demirspor ve Trabzonspor kulüpleri ile oynanan maçlar ve bu takımların tribünlerinin birlik oluşunu anlatan sahnelerin çekimlerinin yüzde 80’ini Eryaman Stadı’nda yaptık. Kalan sahnelerimizi de yine Ankara’nın çeşitli lokasyonlarında yaptık ki filmi izleyen herkes bu film Ankara’nın filmi desin.
ANKARA’NIN HİKÂYELERİ BİLİNSİN
*Çocukluğunuz da Ankara’da geçmiş, bu anlamda yeterli desteği görebildiniz mi?
Ankara’nın kendine has kimliği filme de fazlaca hizmet etti, bir Ankaralı olarak çocukluğumda, gençliğimde, yetişkinliğimde estetik olarak beni besleyen büyüten bu şehri olabildiğince görünür kılmaya da ayrıca özen göstermeye çalıştım. Çekimlerimize Ankaralıların ilgisiyse gerçekten çok yoğundu. Bin 500’e yakın farklı yardımcı oyuncuyla çalışabilmiş olmak bile bunun göstergesi zaten. Ankara’da sinema yapmak gerçekten hiç kolay olmadı ama bizler Ankara’nın yetiştirdiği sanatçılar ve sinema emekçileri olarak Ankara’da kalıp Ankara’nın hikâyelerini Türkiye’ye dünya’ya anlatmayı kendimize görev tayin ettik. Türkiye’de ilk kez bir futbol kulübünün ve taraftarının hikâyesi kurmaca olarak sinema filmi oluyor. Ve bu ilk bize nasip oldu, bu durum da ayrıca gururlandırıyor bizleri.
ANKARA İNSANININ TİPOLOJİSİNE YER VERDİK
Oyuncu seçmelerinde en dikkat ettikleri şeyin karakterlerin inandırıcılığı olduğunu söyleyen Çetinkaya, ”Sinemanın temel derdi inandırıcılıktır. Ne kadar doğru cast o kadar iyi aktarım diye düşünüyorum. İkinci kriterim de mümkün mertebe Ankaralı olmaları ya da en azından Ankara kültürüne hakim olmalarıydı. Günümüz hikâyesinin ana karakterlerinin neredeyse tamamını Ankaralı ya da bir Ankara geçmişi olan oyunculardan oluşturdum. Yiğit karakterimizin babası Kamil’i canlandıran İnanç Konukçu, Ankara’yla özdeşleşmiş özellikle Behzat Ç. projesi ile hepimizin gönlüne taht kurmuş bir oyuncu. Yiğit’in annesini Suzan karakterini canlandıran Sitare Akbaş yine Ankaralı. Suzan’ın içinde kopan fırtınaları eminim salondaki herkes en derinden hissedecek. Dede karakterimiz, Turgay Tanülkü, Ankara’yı bilen tanıyan, başkentlilerin çok sevdiği ve tanıdığı usta bir oyuncu. Kendi hikâyesi de mahalledeki misyonuyla çok benziyor. Levent ve Salih karakterleri ise Esat Deniz Abdaloğlu ve Tarkan Göller tarafından canlandırıldı. Tribüncü iki genç olan bu oyuncular, hikâyenin merkezinde yer alan gerçek isimsiz kahramanlar, taraftarlar. Özetle, oyuncu seçerken projenin inandırıcılığına katkısını daha çok önemsedim. Sedef Şahin, Anıl Çelik, Ceyhun Fersoy, Mert Karabulut, Hakan Çankaya gibi isimlerin tamamı Ankara ile haşır neşir olan çok değerli oyuncular. Yardımcı cast seçimlerindeyse olabildiğince cast direktörümüz Zeki Çokaygille birlikte Ankara insanın tipolojisini ve Ankaragücü taraftarının çeşitliliğini ortaya koyacak oyuncularla çalışmaya özen gösterdik.” dedi.
İNANAN HERKESE SONSUZ TEŞEKKÜR
MKE Ankaragücü Kulübü Başkanı Faruk Koca’ya desteklerinden ötürü teşekkür eden yönetmen Çetinkaya, “MKE Ankaragücü kulüp başkanımız Sayın Faruk Koca vizyonuyla, inancıyla ilk günden bu yana yanımızda oldu. Filmimizin resmi sponsorları, finansörleri olan başta İsmail Mert Fırat olmak üzere Yusuf Tanık, Mehmet Şahin, Cengiz Gökay, Hakan Bilgin, Muhsin Karakaş, Serdar Güler, Fikret Öztürk, Ramazan Yılmaz, Yunus Akat gibi Ankara’nın iş insanlarına teşekkürü borç bilirim. Kalabalık oyuncu kadrosu ve tarihsel hikâyesi de olan bir senaryoyu hayata geçirebilmemizde bizlere inanan, projeye inanan kıymetli destekçilerimizle mümkün oldu. Ayrıca film yapım sürecinde aynı katkılarıyla her daim yanımızda olan başta ABB Başkanımız Sayın Mansur Yavaş’a, Yenimahalle Belediye Başkanımız Sayın Fethi Yaşar’a, Etimesgut Belediye Başkanımız Sayın Enver Demirel’e ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum. Yine en başından beri bizlere her türlü kolaylığı sağlayan Ankara Valiliğine, İl Emniyet Müdürlerine, İlçe Emniyet Müdürlerine, Spor Şube Müdürlerimize, Kaymakamlıklarımıza, İl Kültür Müdürümüze, Sinema Genel Müdürlüğümüze, Ankara Ticaret Odasına, Ankara Kent Konseyine teşekkürü borç bilirim” dedi.
Yorum Yazın