Çocukluğumuz iyilerin sonunda hep kazandığı Yeşilçam filmleri ile geçti. 2002-2003 sezonunda yoksul ama mağrur bir delikanlı gibi İstanbul’un şımarık takımlarına karşı savaşan Gençlerbirliği’nin ayakta alkışlanacak öyküsü yazıldı. Gerçek hayatta hikayeler Türk filmlerinde olduğu gibi mutlu sonla bitmiyor. Bu hikayenin sonunda kötüler kazandı. Ancak futbol tarihimizin tüm sezonlarının göze en hoş gelen futbolunu sahaya yansıtan Gençlerbirliği gönüllerin şampiyonu oldu. Bizler rüya gibi geçen o sezonu hiç unutmadık. O günleri unutamayanlardan biri de başarının gizli kahramanlarından Özcan Bizati idi. Ekibinde o dönemin efsane kaptanı Ümit Bozkurt da bulunuyor. Tarihinin en karanlık günlerini yaşayan Gençlerbirliği’nin 98. yaşını kutladığı günde Özcan Hoca sahada 2003 ruhu ile mücadele eden bir takımla çıktı karşımıza. Şaşırdık, sevindik, gurur duyduk. Kahır dolu sezonda gülmeyi unutan camiaya Kadıköy’de çok anlamlı bir galibiyet armağan ettiler.
Bu sezon Gençlerbirliği maçları adeta bir ızdıraba dönüştüğünden maçı izleyip izlememe konusunda tereddüt içindeydim. Faturanın Mehmet Altıparmak Hoca'ya kesilmesine kızgındım. Üç farklı bir yenilgiye bile razıydım. Teknik ekibin elindeki kadronun içinden en doğru onbiri seçtiğini görünce izlemeye karar verdim. Sol bekte Osayi Samuel – Halil İbrahim eşleşmesi hepimizi tedirgin ediyordu. Maça Gençlerbirliği çok kötü başladı. Osayi’nin sağ kanattan getirdiği iki pozisyonda bariz iki gol şansı verdik. 35. dakikada duran toptan yapılan ortada Novak’ın arka direkte kafa vuruşu ile Fenerbahçe öne geçti. Kameralar Özcan Hoca’yı gösterdiğinde hocanın sakinliğini koruduğunu ve oyuncularına talimatlar verdiğini gördük. 4 dakika sonra Halil İbrahim’in çizgiye inerek yaptığı ortada bir şans golü ile beraberliği yakaladık. Bence maçın kırılma anı bu goldü. Haftalardır yenilmeyi alışkanlık haline getiren Gençlerbirliği beraberlik golünü erken bulamasaydı zaten öz güvenini kaybetmiş olan takım maçtan kopabilir ve 98. yıl dönümümüz bir kabusa dönüşebilirdi. Bu dakikadan sonra sahada savaşan, tek paslarla topu rakip sahaya çabucak taşıyan ve pozisyonlar bulan bir Gençlerbirliği izledik.
İkinci yarıda Fenerbahçe’nin temposuz oyunu devam etti. Gençlerbirliği önceki maçların aksine etkili ani ataklar geliştirdi, rakibini ceza sahasının uzağında tuttu. Pozisyon bulmakta zorlanan Fenerbahçe savunmasını orta saha çizgisine kadar çıkardı. Gençlerbirliği'nin hızlı çıkışlarında defalarca 60 metre geriye koşmak zorunda kalan Fenerbahçe yoruldu ve arzu ettiği baskıyı kuramadı. 62. dakikada Ayite güzel bir kafa golü ile Gençlerbirliği’ni öne geçirdi. 2003 yılında hakemlerin hatalarından çok çeken Özcan Hoca sarı kartla oynayan iki oyuncusunu oyundan aldı. Murat yerine 68. dakikada Mugni’yi, Candeias’ın yerine 79. dakikada Sefa’yı sahaya sürdü. İkisi de hem oyuncu tercihi hem zamanlama açısından doğru hamlelerdi. Maçı koparacak net gol pozisyonları bulan ancak değerlendiremeyen Gençlerbirliği son dakikalarda bir iki pozisyon verse de hak ettiği bir galibiyet aldı.
Bu maçta rakiplerini tutamasalar da, net gol şanslarını kaçırsalar da tüm Gençlerbirliği oyuncuları sahada adeta savaştı. Bizleri galibiyetten ziyade bu mücadele azmi sevindirdi. Hem savunmada hem hücumda sakin, ne yaptığını bilen, bir oyun planı olduğu izlenimini veren bir takım izledik. Gençlerbirliği’nde kötü oynayan oyuncu yoktu. Nordfelt, Arda, Ayite ve Candeias çok iyiydi. Mugni de formayı kapacağı izlenimini verdi.
Özcan Hoca henüz geleli üç gün olmasına rağmen 2003 yılının savaşçı ruhunu takımına aşılamayı başarmış. Bu savaşçı ruh Kasımpaşa maçında da sahada olursa Gençlerbirliği ligde kalma yolunda yeniden umutlanabilir. Özcan Hoca’nın elindeki kadro ile kapanan rakiplerini açmak için bir çözüm üretebilip üretemeyeceği Gençlerbirliği’nin kaderini belirleyecek. İşi çok zor ama Ankara’nın inatçı keçilerinin asla pes etmeyeceğini Fenerbahçe maçında gördük. Ekibimizin maçtan sonra verdiği demeçler ve sosyal medya paylaşımları bizleri çok mutlu etti. Doğru yoldalar. Kendilerini tebrik ediyor ve futbol şansının her zaman yanlarında olmasını diliyoruz. En umutsuz anında rakip sahada Fenerbahçe’yi yenen, sahada tekmeye kafa uzatan bir takım sadece alkışlanır. 98. yaşımız kutlu olsun. Gençlerbirliği var ol daima...
Yorum Yazın