ANKARAGÜCÜ - KASIMPAŞA MAÇI SPORANKİ CANLI YAYINIMIZDA DEĞERLENDİRİLDİ...
İŞTE O YAYINIMIZI İZLEYEBİLECEĞİNİZ LİNK
https://www.youtube.com/watch?v=YTxEcCrh_dI&t=5217s
Bıçak sırtı bir maçtı.
Şöyle ki; puan durumuna bakıp sanki tehlike kalmadı gibi algılanabiliyor. Ama Giresunspor ve İstanbulspor’a +6 ilavesi yapıldığında puanlar kafa kafaya geliyordu. Hatta ligde 2 kez yendiğimiz İstanbulspor bizim üzerimize çıkıyordu. O yüzden mutlaka alınması gereken bir maçtı.
Öte yandan hafta içi de tarihi bir maç oynanacaktı. Ankaragücü kupada Başakşehir ile karşılaşacaktı. Ve tüm camiayı bu maçın heyecanı sarmıştı.
Yani Tolunay Kafkas ne Kasımpaşa maçını göz ardı edebiliyordu, ne de Başakşehir maçını.
İkiside mutlak iyi sonuç alınması gereken maçlardı.
“Öncelik Kasımpaşa!” dedi Kafkas!
Ama beklenen oyun ve istenen sonuç alınamadı maçtan.
Ankaragücü’nde kadro olarak tek değişim Tasos’un haftalar sonra ilk 11’e dönmesi, Emre Kılınç’ın da yedek kulübesinde yer almasıydı. Maç sonu bunun nedenini Tolunay Hoca’ya sordum. Kendisi Tasos’un ilk 11’i hak ettiğini düşündüğü için maça böyle başladığını belirtti. Keşke tersi yapılsaydı, Tasos daha diri girer, rakibi bozabilirdi.
Bunun dışında kadro ve sistem aynıydı. Ancak Ankaragücü ilk yarıda bir türlü istediklerini yapamadı. Başka bir değişle de rakip yaptırmadı. Çok dirençli, hava toplarında çok başarılı bir rakip vardı karşıda. Donk’un markajı altına giren Ali Sowe’da ikili mücadelelerde başarılı olamadı, havadan etkisiz kaldı. Zaten istediği topları da koskoca 90 dakikada 1 kez alabildi.
Tabii Ali Sowe’un etkisizliğinde, verimsiz oynayan orta saha bloğunun da etkisi büyük. Çünkü son derece üretimsiz, organizasyondan uzak bir orta saha ile oynadı Ankaragücü. Büyük umut bağlanan ve Tolunay Kafkas’ın asla vazgeçmediği Zahid, son derece vasat bir günündeydi. Ve bu görüntü haftalardı böyle sürüyor. Haftalardır takıma sıfır katkı veren bir takım kaptanı var sahada. Ankaragücü’nün beyni veya orta sahası böyle olmamalı. Yada Zahid olmamalı. Bakın Zahid yarın çıkar, başka bir maçta iyi oynar, hatta golde atar. O zaman alkışlarız. O ayrı konu. Ama bu bütünü göstermez. Sürekliliği, devamlılığı olmayan bir merkez oyuncuyla Ankaragücü nereye kadar gidebilir?
Bırakın ekstra star adamları; Kasımpaşa’da Eysseric’e bir bakın neler yaptı?
Tolunay Kafkas’ın Zahid tercihini gözden geçirmesi lazım. Gerekirse Diack, Dokanoviç, Taylan üçlüsüyle başlanır. Top sendeyken bu üçlü sorun yaratabilir. Bunu elbette biliyoruz. Ama 1 eksikle oynamaktan iyidir.
Orta sahada, bu maçta Lamine Diack ve Taylan Antalyalı’da fena bir gününde olunca yapacak çok bir şey kalmadı. Maç kitlendi. Gol beklentileri tamamen kanatlardan Kitsiou ve Hanusek’in becerilerine kaldı.
İKİNCİ YARI
İkinci yarı da Kafkas’ın dokunuşlarıyla maçın kıvama geleceğini düşünen sadece ben değildim. Ki Taylan/Dokanoviç değişimi de geldi. Zahid dururken neden Taylan çıktı bilmiyorum. Ama belki de kupa maçını düşünerek Taylan kenara alınmıştır. 66’da 2 değişiklik daha oldu. Tasos ve Zahid’in yerine, Oko ve Emre Kılınç sahaya girdi. Baskıda kalan Ali Sowe’u biraz rahatlatmak için Oko oyuna alındı. Oku kenarlara kaçıp, Ali Sowe’a alan açmaya çalıştı. Ama bireysel olarak kalabalık ve fizik olarak çok güçlü Kasımpaşa defansı arasında Oko’da kayboldu. Zaten top tutan, saklayan, çalım atan, topla diripling yapan bir oyuncu değil Oko. Golde atan bir santrfor değil. O zaman neden transfer edildi bilmiyorum!
Ankaragücü genelde ikinci yarılarda rakibe baskı uygulayabilen, sahasından çıkarmayan, pozisyonlar üretebilen bir takım görüntüsündeydi. Ama oyuncu değişiklikleri de buna çare olamadı.
Burada şunu da ifade etmeden geçemeyeceğim. Rakibin önemli oyuncularından sağ bek Hadergionaj çok erken sarı kart gördü. İkinci yarı çabuk bir Milson’u onun karşısına atıp, kırmızı kart görmesi sağlanabilirdi diye düşünüyorum.
Bu maça özel sarı – lacivertli futbolcular üretemediler.
Takım bir türlü ritmini bulamadı.
Tabii biraz da 2 teknik adam da çok risk almak istemediler. Tipik bir beraberlik maçıydı.
Aslında hakem Bahattin Şimşek’in amacı da buydu.
"Aynı durumdaki 2 takımın maçını berabere bitireyim, ne şiş yansın, ne kebap" der gibiydi resmen.
Öyle olmasa 90+3’de Kitsiou’ya Tırpan’ın müdehalesine penaltı çalardı. O pozisyon için VAR’a bile gerek yoktu. Çalsaydı VAR’ın müdehalesi söz konusu olamazdı. Çünkü Tırpan’ın Kitsiou’yu bozan, topa vurmasına engel olan net bir müdehalesi vardı pozisyonda.
Peki neden veremedi?
Sanırım o dakikada, o penaltıyı vermek istemedi!
"Verip de neden başımı belaya sokayım, şimdi birileri arayacak, sen bizi neden yaktın!" diyecek diye korkmuş olabilir.
Ayrıca 73.dakikada Emre Kılınç’ın kullandığı kornerde topun ele çarpması var.
Artı Ramon Malsa’nın bu maçı kartsız bitirmesine inanamıyorum!
Ne diyelim bilemiyorum. Futbol Türkiye’de böyle değersizleştiriliyor işte.
Pozisyonları TRİO programında yayıncı kuruluş değerlendirdi!
Ama ne değerlendirme. Koskoca maçın pozisyon değerlendirmesi 2 dakika filan sürdü. Hakem karalarını haklı buldular.
Şaşırdık mı? Hayır! Çünkü orada da adamcılık var. Hakeme ve takıma göre yapılıyor maalesef.
SON YILLARIN EN ÖNEMLİ MAÇI !
Şimdi artık Başakşehir’i düşünme zamanı. Perşembe günü gerçekten son yılların en önemli maçlarından birisine çıkılacak.
Rakip güçlü. Ve haftalardır ligi boşladılar. Tek hedefleri kupa. Daha da ilginci öyle bir teknik direktörü var ki gerektiği zaman çirkefleşen, gerektiği zaman agresifleşen, gerektiği zaman da derin işlerde görünen birisi.
Ankaragücü’nün ilk maçtan mutlaka, Eryaman’a avantajlı bir skorla gelmesi gerekiyor.
O zaman final daha kolay gelebilir.
42 yıllık özlem var!
Bu özlem bu sezon bitsin artık…
ORHAN SAL
çok bariz bir şekilde sevilmeyen ve istenmeyen bir takımız. Ellerinden geldiği kadar düşürmeye çalışıyorlar. Ama ligde o kadar vasıfsız ve camiasız takım var ki, o yüzden gönderemiyorlar. Ama burnumuzda bir türlü havaya kalkmıyor. Bu sezon şu ana kadar 1 hafta bile 12. sıranın üzerine çıkabildiğimizi hatırlamıyorum. Hep istim üstü, hep sınırda ve endişeli. Neden? Futbolla falan açıklamaya gerek yok. Bu takımın en büyük destekçisi kim? Mansur Yavaş. Peki o kim? Millet ittifakı CB yardımcısı adayı ve Muhalif ABB Başkanı. Ligi Kim dizayn ediyor? TFF! Kimin emrinde CB Tayyip Erdoğan. Yani çok uzun yazmaya gerek yok sanırım. Basit bir denklem. Umuyorum ki 15 Mayıs sabahından itibaren her şey tersine esmeye başlayacak.
Anıl
30-04-2023 14:20