Gün susma günü değildi. Öfkenin, umutsuzluğun bir virüs gibi çoğaldığı, klavyelerden sosyal medyaya oluk oluk aktığı ortamda Ankaragücü yönetimi “Gel kardeşim. Uzat elini… Konuşalım, helalleşelim.” dedi. Başkentli futbolseverleri 3 saat 20 dakika ekran başına kilitleyen canlı yayın bu şehirde futbolun ölmediğinin ve baharın yeniden geleceğinin sinyallerini verdi.
Sorulmayan soru kalmadı. Fatih Mert ve Faruk Koca da “Çiğ yemedim ki karnım ağrısın” dercesine her soruya samimi, şeffaf, net yanıtlar verdi. Söyledikleri sadece Ankaragücü için değil, ülke futbolunun nasıl iflasın eşiğine getirildiğini göstermesi açısından çok değerli ve belgesel niteliğinde. Bu yayının Ankara futbolunu küçümseyen ulusal kanallar yerine, kısıtlı imkanları ile amatör ruhla başkent futboluna hizmet eden ve önemli bir boşluğu dolduran yerel medyada yapılması çok isabetli oldu. Zaten ulusal medya ne Ankaragücü’nün sorunlarını Orhan Sal ve Bülent Atlas kadar bilebilir, ne de o soruları sorabilirdi. Ancak Viralspor’dan Metiner Erdem’i de bu programda görmek isterdim. Haber 1910 hakkında söylenenler de yakışık almadı.
Yönetim kulübü 295 milyon TL borçla almış. Bu borcun bugünkü kurla karşılığı 420 milyon. Bunun anlamı şudur… Geldikleri gün Ankaragücü için yeniden amatör liglere yolculuk başlamış. Bunu zaten biliyorduk. Ankaragücü’ne 133 milyon sponsorluk ve hibe geliri sağlanmış. Bu rakam bir Anadolu takımı için gerçekten büyük para. Borç şu anda 288 milyona inmiş. Çok düşük bir rakam olmasa da önceki hatalar yapılmazsa yönetilebilir bir hale gelmiş. Yönetimin Ankaragücü’ne yaptığı en büyük hizmeti budur ve çok değerlidir.
Göreve getirilen kişilerin liyakati ile ilgili sorulara verilen yanıtlar tatmin edici olmadı, olması da mümkün değildi. Lafın tamamı ahmağa söylenir. Bakın hayatta hiç bir şey karşılıksız değildir. Size 133 milyon kaynak sağlanıyorsa bazı istekleri geri çeviremezsiniz. “Hem pastam kalsın, hem karnım doysun” diyemezsiniz. Hamama girdiyseniz terleyeceksiniz.
Yönetim, kadro planlamasının hatalı olduğunu, transferlerin isabetli olmadığını ve sportif başarısızlığı kabul ediyor. Hatanızın farkındaysanız düzeltme imkanınız vardır. Teşhisin doğru yapılmasını önemsiyorum. Tamam, salgın ortamının getirdiği sıkıntılar var ama yeni transfer Geraldo sorusuna “Biz de hafta sonunda nasıl bir oyuncu olduğunu göreceğiz” yanıtı daha alınacak çok yolun olduğunu gösterdi. Transferlerin sanılanın aksine çok kısıtlı bir bütçe ile yapıldığını da birinci ağızdan öğrenmiş olduk.
Faruk Koca’nın Ankara 19 Mayıs Stadyumunun yeniden yapılacağını müjdelemesi, bunun Türkiye’nin en modern ve büyük stadyumlarından biri olması için çaba sarfedildiğini söylemesi Ankara futbolu için umut verici bir gelişme.
“İstifa etmeyi düşünüyor musunuz?” sorusu benim için bir temenni değil endişe kaynağı idi. Zira bu yönetim bırakıp giderse Ankaragücü’nün bugünleri arayacağı kesindir. Böyle bir niyetin olmadığının söylenmesi sevindirici. Artılarını ve eksilerini hesaba katarsak yönetimin sevapları günahlarından fazladır. Yönetimin futbol bilgisi sorgulanabilir ancak kulübü yaşatmak için gösterdikleri çabaya ancak saygı duyulur.
Ankaragücü yönetiminin kulüp üzerinde kara bulutların en fazla yoğunlaştığı bir zamanda yapmış olduğu özeleştiri ve bilgilendirme camianın endişelerini bir nebze olsun dağıtmış ve yönetimin itibarını artırmıştır. Bu iletişimin ve şeffaflığın devam etmesi Ankaragücü’nü daha iyi yerlere taşıyacaktır.
Ankara'mızın bir diğer güzide kulübü Gençlerbirliği’nde de huzursuzluk ayyuka çıkmış durumda. İddiaların ardı arkası kesilmiyor. Aynı şeffaflığı Gençlerbirliği yönetiminden de bekliyoruz. Ankara futbolunu işte bu iletişim, empati ve sinerji kurtaracaktır.
Yorum Yazın