Süper Lig'de, acısıyla tatlısıyla bir sezonu daha geride bıraktık. 2020-2021 sezonunun şampiyonu Beşiktaş olurken, küme düşen ekipler ise Ankaragücü, Gençlerbirliği, Erzurumspor ve Yukatel Denizlispor oldu.
Evet… Ankara futbolunun süper ligdeki 2 takımı da maalesef küme düştü ve Ankara futbolunun süper lig’de temsilcisi kalmadı.
Yetiştirdiği futbolcularla, elde ettikleri başarılı sonuçlarla, “Bastır Ankaragücü” sloganını beyinlere yerleştiren ateşli taraftarıyla, Türk futboluna büyük renk katan, katkı sunan Ankaragücü ile birlikte, her ne kadar yeterli sayıda taraftar desteğine ulaşamasa da gerçekten köklü bir takım olan Gençlerbirliği, 2020-2021 sezonunun sonunda küme düşme üzüntüsünü yaşadılar.
Başkent Ankara'mızın iki güzide kulübü de, önümüzdeki sezon 1.Lig'de, yeniden Süper Lig vizesi almak için mücadele edecek.
Geçtiğimiz hafta oynanan Kasımpaşa maçı sonrası küme düşmeyi garantileyen Ankaragücü, sezona teknik direktör Fuat Çapa ile başladı. Ankara futbolunu tanıması nedeniyle, Fuat Çapa seçimi bana göre doğru bir tercih idi. Ama, takımın kötü gidişine çare bulamaması ve Ankaragücü taraftarıyla yıldızının bir türlü barışmamasından ötürü kendisiyle yollar ayrıldı.
Fuat Çapa'nın ardından, teknik direktörlük koltuğuna Mustafa Dalcı getirildi. Mustafa Dalcı döneminin başlangıcı, Fuat Çapa döneminden bir nebze daha iyi olsa da, süreç aynı şekilde devam etmedi ve Mustafa Dalcı dönemi de sona erdi.
Şahsi düşünceme göre, Fuat Çapa dönemi sona erdikten sonra tecrübeli ve Süper Lig'in dinamiklerini bilen bir teknik direktör ile anlaşılsaydı, mevcut puandan en az 7-8 puan daha fazla alınabilirdi.
Mustafa hoca görevinden ayrıldıktan sonra teknik direktörlük koltuğuna, Ankaragücü taraftarlarının çok sevdiği ve camiayı yakından tanıyan Hikmet Karaman getirildi.
İkinci yarının başlarında (10 Subat 2021) göreve getirilmesine rağmen, göreve geldiği ilk maçtan itibaren takıma müthiş bir hırs aşıladı Hikmet hoca. Nitekim, Eryaman Stadında oynanan Galatasaray maçını da kapsayan bir galibiyet serisi elde edildi.
Ancak, İstanbul deplasmanında Beşiktaş'tan alınan 1 puanın ardından, asla izahı olamayacak şekilde son derece keskin bir düşüş yaşadı Ankaragücü. Bırakın Ankaragücü taraftarlarını, taraflı tarafsız bütün futbolseverleri şaşırttı bu sürpriz düşüş. Çünkü, son 6 haftada 1 puan dahi alamadan küme düştü Ankaragücü. Oysaki 4 puan alsa yeterdi.
Kaliteleri tartışılır oyuncuların transfer edilmesi, yanlış kadro planlaması ve geciken futbolcu ödemeleri, Ankaragücü'nün küme düşmesinde başrol oynayan etkenler arasında sayılabilir.
Süper Lig'in son haftasında Trabzonspor'a deplasmanda mağlup olarak küme düşen Gençlerbirliği de, sezona genç ve tecrübesiz bir teknik adam olan Mert Nobre ile başladı.
Bana göre, Gençlerbirliği takımının bu sezon küme düşmesinde en büyük etkenlerden biri sezona Mert Nobre ile başlamasıdır. Tecrübesi ve kalitesi tartışılmayacak bir teknik direktör ile sezona başlanmalıydı.
1.Lig kulübü Altay dahi, Mert Nobre'yi Mustafa Denizli'nin yanına yardımcı antrenör olarak veriyor, Süper Lig kulübü Gençlerbirliği, Mert Nobre liderliğinde sezona başlıyor! Gençlerbirliği deneme tahtası mı?
Mert Nobre'nin görevden ayrılmasının ardından, teknik direktörlük koltuğuna sırasıyla Mustafa Kaplan, Mehmet Altıparmak ve Özcan Bizati getirildi
Mustafa Kaplan'ın, camia ile yaşadığı problemler ile göreve getirilmesi zaten hataydı. Mehmet Altıparmak ise, camia içinden yetişmesine rağmen takımı toparlayamadı.
Son çare olarak takımın başına getirilen Özcan Bizati, takıma müthiş bir hırs ve motivasyon aşılayarak küme düştü gözüyle bakılan takımın umutlarını son haftaya kadar taze tutmayı başardı ama, bu gayret ligde kalmaya yetmedi. Yine de kendisini gönülden tebrik ediyorum.
Nobre tercihi, yanlış kadro planlaması, Sio gibi takımın bazı önemli oyuncularının çeşitli şanssızlıklar yaşaması ve her şeyden önemlisi yönetimsel etkenler nedeniyle camia içinde bir türlü birlik sağlanamaması, Gençlerbirliği takımını küme düşüren en önemli nedenler arasında sayılabilir.
Sonuç olarak, Ankara futbolunun iki köklü kulübü, önümüzdeki sezon Süper Lig'de mücadele edemeyecek.
Böylesine kapkara bir sezonu Ankara futboluna yaşatan etkenler, sadece saha içi ile sınırlanamaz.
Etiketlerinde "Ankaralı işadamı" yazan, şimdiye kadar Ankara sporuna en ufak bir katkı sunmayan, yakaladıkları ilk fırsatta İstanbul kulüplerinin yönetim kurullarına giren kişiler, bu hazin tablonun sorumluları arasındadır.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mansur Yavaş ve CHP Kadın Kolları Başkanı Sayın Aylin Nazlıaka dışında, Ankara futboluna herhangi bir destek vermeyen Ankaralı siyasiler ve Ankaralı olmayan Ankara milletvekilleri de sorumlular arasındadır.
Herkesin, şapkasını önüne koyup düşünmesi gerekmektedir!
Yorum Yazın