Kongreden sonra yazdığım bir yazımdı. Şimdi yayınlamak nasip oldu. Ankaragücü son 12-13 yılda inanılmaz gel gitler yaşadı. Battı denildiği bir dönemde yükseldi, yükselip iyi imkanlara kavuştuğunda da başarıyı yakalayamadı.
30 Ağustos 2009. Beştepe Tesisleri Başkanlık binası bodrumunda kongredeyiz. Gözlerimin önünden hiç gitmiyor. Bir kuş gibi, tedirgin bir şekilde Beştepe’ye gelen Ahmet Gökçek, kulübü aldı ve gitti. O günkü başkan Cengiz Topel Yıldırım’dı. Cemal Aydın, Melih Gökçek ve Cengiz Topel Yıldırım, kongreden önce Altınpark’ta anlaşmışlardı.
Başkan Yıldırım da tribün liderlerini çağırdı ve durumu anlattı. Tribün liderleri, Yıldırım’a “Gökçek’lerin önünü açın. Biz artık başarı istiyoruz” dediler, Yıldırım’da “eğer Gökçek’ler bu takım için vaad etiklerini yapacaklarsa ben de bu kulübün kapısında bekçi bile olmaya razıyım!” dedi ve çekildi.
14 yıl başkanlık yapan Cemal Aydın, kupalar veya şampiyonluklar getirmedi. Ama bütçe düzgün yönetildi. Cengiz Topel Yıldırım’da o çizgiden devam etti. Gökçek’lere kulüp verildiğinde 16 milyon TL gelir, 22 milyon TL borç vardı. Yani gelir/gider birbirini dengeliyordu.
Gökçek’lerde kulüp 2 sezon kaldı. O dönemde yayın gelirleri birden bire müthiş arttı. Zaten bu kadar artacağını kestirebilselerdi Cemal Aydın kulübü ne bırakırdı, ne de Cengiz Topel Yıldırım’a bıraktırırdı.
Kulüp Gökçek’lerin elindeyken 2 sezonda yaklaşık 100 milyon TL yayın geliri geldi. Ama her ne hikmetse kulübün borcu arttı.
Gökçek’lerin geldiği 30 Ağustos 2009 kongresinin (3 Ocak 2010 kongresi ile birlikte) usulsüz olduğuna dair dava açılmıştı. Dava; 25.Asliye Hukuk Mahkemesinde açanlar lehine sonuçlandı. Ağustos 2011’de yasal süreç sona erdi Gökçek’ler mecburiyetten kulübü tekrar Cengiz Topel Yıldırım’a devretmek zorunda kaldılar. Ama kulübün borcunun 100 milyonun hayli üzerine çıktığı göründü. O güne göre korkutucu, ürkütücü bir borç rakamıydı bu. Tüm gelirlerde temlikliydi. Yabancı futbolcular FİFA’ya gitmişti. Kalanlar teker teker tek taraflı fesih edip kaçıyorlardı. Puan silme cezaları gelecekti. Ki sonradan geldi. Hattı küme düşürülme konuşuluyordu. Felaket adım adım geliyordu.
2011 sonunda Tandoğan Spor Salonu’nda yapılan ve çok büyük olayların yaşandığı kongrede Cengiz Topel Yıldırım bıraktı. O olaylı kongre karanlık günlerin habercisiydi. Kötü günler bitmişti. Çok daha kötü günler bizi bekliyordu.
Sonrasında “kulübe üye bile olamazken başkan oldum diyenler”, Rus hatunları tribünlere getirenler, herkesten habersiz gizliden başka takımlara oyuncu satanlar, cezaevine düşen başkanlar geldi geçti. Satılan maç bileti paralarının kimin cebine girdiği bile belli değildi. Kulüpte su yokken, birileri bilet paralarını paylaşıyordu.
Tandoğan’daki kongrede kürsü devrildi.
MKE Kurumu içindeki küçük bir odada yapılan kongrede silahlar konuştu.
Beştepe’deki bodrum kattaki bir kongrede kulüp artık kayyıma kalıyordu. Ama tribünlerin önde gelenleri hazirunu "bir şekilde" tamamladılar ve 35 üyeyle yeni başkanı seçtik.
Ardından kulüpte formasız, susuz, elektriksiz, doğal gazsız, yemek çıkamayan, tarihi “Menemen yenen” günlerden geçtik.
Beştepe’de hacizler kol geziyordu. İcra memurları kulüpte cirit atıyordu. Takımın kalan şortları, tozlukları, odalardaki eski püskü televizyonlar birer birer alınıp icra memurları tarafından götürülüyordu.
Taraftarın topladığı paralarla kulüp yaşamaya çalışıyordu.
Taraftarların Ulus halinden gönderdiği sebzelerle yemek çıkıyordu.
Yaşananlara isyan eden taraftarlar Samet'in başlattığı kampanyayla çadırda açlık grevine girdiler.
Sivas’ta kar yağışı altında ıslak formayla mücadele edilecekti.
Tandoğan Tesisleri tarlaya dönüşmüştü..
Köy kasaba deplasmanlar başlamıştı. Bozüyük'ü hayatımda ilk kez bir Ankaragücü maçında gördüm.
**
Bir gün bayramlaşmaya davet edildik. Atilla Süslü, Hikmet Hancıoğlu ve Bülent Sönmez’den başka yönetici yoktu. 18 tane genç oyuncu kalmıştı. Bir de kulüp görevlisi. Medyadan da sadece Bülent Atlas ve ben vardık. Medya bile Ankaragücü’nün yüzüne bakmıyordu. Beştepe Tesisleri adeta çöle dönmüştü. Yaprak kımıldamıyordu. Ağaçlar bitkiler kuruyordu.
2 kez küme düştük. 2.Ligin düşme hattına kadar gördük.
**
Artık batma yolunda son aşamaya gelindiği noktada Metin Akyüz ve Atilla Süslü son bir hamleyle Mehmet Yiğiner’i göreve davet ettiler. Mehmet Yiğiner geldi ve esnaf / taraftar işbirliği ile takımı tekrar ayağa kaldırdı.
Mehmet Yiğiner’in kulübü almayı düşündüğü günlerde Tandoğan’da borçları inceliyordu. Mehmet Yiğiner esnaf camiasının önde gelen itibarlı bir lideriydi. Ama camiada tanımıyordu. Atilla Süslü, “Tandoğan’a gelirsen, Mehmet Yiğiner burada. Evrakları inceliyoruz. Görüşürsün” dedi.
Kış günü, gecenin bir yarısıydı. Tandoğan’a gittim. Başkanlık odasındaki dev masanın üzeri tamamen evrakla doluydu. Bu evrakların hepsi borç evrağıydı.
Manzara korkunçtu. Dosya dosya evrak vardı. Hepsi borçların listesiydi. İnsanın gözü korkuyordu.
Başkan Mehmet Yiğiner’le ilk kez ben görüştüm ve fikirlerini aldım. Bunu Sporanki’de yayınladım. Yiğiner, durumun sandıklarından daha vahim olduğunu söyledi. Ama olaylı Konyaspor maçından sonra ”Demirden korksak, trene binmezdik!” dedi ve kulübü aldı. (Tren örneğini veren o Mehmet Yiğiner’le Süper Lige çıktığımız ilk sene hızlı trenle Konyaspor maçına giderken tesadüf karşılaşmıştık) Ardından iyi bir planlama ve avukat Erdal Kesebir’in muhteşem organizasyonuyla 50 tane dosya temizlendi. Bürokrasiyi Kesebir halletti, başkan Yiğiner’de takımı Süper Lige çıkardı. Metin Akyüz ve Atilla Süslü’nün çok değerli anlamı olan Mehmet Yiğiner hamlesini yapmaları kulübün tekrar düzlüğe çıkmasını sağladı.
**
Bu kısa özetin her biri, ama inanın her birinden ayrı bir kitap çıkar. Ben bu sürecin hepsini canlı canlı yaşayan biri olarak bunu net olarak ifade etmek istiyorum.
Çok zor günlerden geçtik…
Ankaragücü geçen ay bir kongre yaptı. Kongre acayip cafcaflı geçti. Ankara’nın en özel kongre salonundaydı. Maliyetliydi. Ama kulübe yakışır bir kongre yapıldı. Kongrede çok güçlü bir yönetim seçildi.
Bu yönetimden büyük mali kaynak kulübe girecek. Ki bazı yeni üyelerin milyon dolar bazında kaynak sağlayacağını biliyoruz.
Bugün Ankaragücü’nde artık milyon dolarların konuşulduğu inanılmaz güçlü bir yönetim var. Zaten kulüpte Faruk Koca süreciyle büyük bir vizyon değişimine gidildi. Son kongrede benim gibi sürecin yakın takipçisi olan gazeteci arkadaşım Murat Gürgen’le sohbet ederken “Nereden nerelere geldik !” dedik…
Bu durum bizim gibi Ankaragüçlüleri o kadar mutlu ediyor ki, bunun tarifi yok. “Sahipsiz Ankara !” diye ağlarken, bugün masayı toplayıp Ankara’ya stadyum yaptırmak için insanları ortada buluşturan bir başkan Faruk Koca var. Mali durum iyi, takıma özel uçaklarla starlar geliyor. Bu starlar Avrupa’nın önde gelen medya kuruluşlarında haber oluyor. Beştepe tesisleri modernize ediliyor. Bu yüzden Saray’ı tesisleri aklımıza bile gelmiyor, takım için büyük hedefler konuluyor, şanlı kulübün filmi çekiliyor. Tandoğan artık pırıl pırıl..
Tabii bu süreçte sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ankaragücü’ne ilgisi ve katkısını asla unutmamalıyız. Hepimizin farklı farklı siyasi görüşleri var. Ama söz konusu Ankaragücü olunca siyasetimiz de Ankaragücü’dür. Başkan Faruk Koca’nın her sohbetimizde Erdoğan’ın katkılarını anlatmasını da asla yok sayamayız. Kongrede yaşanan küçük bir olaydan yola çıkarak bazıları, bunun aksini manüpüle ve empoze etmeye çalıştılar. Ama kimse de bunu yemez. Faruk Başkan, bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çevresinde kalan en güvendiği birkaç isimden birisidir. O yüzden nafile çabalar da kimseyi korkutmaz!
Gelinen noktada mali duruma baktığımızda MKE Ankaragücü Spor Kulübü’nün görünen borcu 372 milyon TL. civarı. Tabii bu rakama yeni transferlerin bedelleri dahil değil.
Mevcut borç bir Süper Lig takımı için korkutucu bir borç değil. Bu borç içinde sevindirici olanı ise futbolcu ailesine olan borçların ödenmiş olması. Yani kalan borç kişilere ve bazı bankalara. Devlete olanlar ise yapılandırılmış. Tabii yapılanan eski futbolcu borçları da var. Ama bunlarda düzenli bir şekilde ödeniyor.
Faruk Koca yönetimi son kongrede transfer yasağının kalktığını açıkladı. Bu kadar güçlü bir yönetimin mevcut futbolculara borç filan takacağını düşünmekte cahillik olur elbet. Tıkır tıkır işleyen bir mali sitem var. Ayrılan oyuncuların vaadedilmeyen şampiyonluk primlerinin bile verildiği bir düzende içerideki hiçbir oyuncunun parası kalmaz.
Bu harika!
Çünkü mali durum iyi olursa, futbolcunun kafası rahat olur, kendisini işine verir. Bu da başarıyı getirir. Tıpkı geçen sezon olduğu gibi.
Ancak bugün artık çok yüksek bütçelerden konuşuyoruz. Öyle ki bu bütçeler şampiyonluğa oynayan takımların bütçesine yakın bütçeler. Geçenlerde İstanbul merkezli bir gazeteden arandım ve son bütçeyi benden teyit ettiler. Sonra gazetelerinde ilk sayfadan verdiler.
Rakamlar büyük olunca haliyle ilgi çekiyor. Ama bende de bir tedirginlik yaratıyor. Şöyle ki; artık geçmişi bir daha yaşamak istemiyorum. Bu bütçeler iyi yönetilemezse, gerçekten kulüp yine çok sıkıntılı süreçlere girebilir endişesi var.
Yukarıda yazının başında bugüne gelen süreci yazdım. Çok sıkıntı çekti bu kulüp. Aynı sıkıntıları bir daha yaşamak istemiyorum. O yüzden mali disiplin çok önemli.
Yeni yönetimin aktaracağı kaynaklar kulübe borç yazılmayacaksa, hibe olarak girecekse bu büyük şans olur. Mali yapı aynen bir önceki yönetimdeki gibi sıkı korunmalı. Ki 2021 kongresiyle 2022 kongresini karşılaştırdığımızda az da olsa borçta düşme olduğu gözleniyor. Bu sevindirici ama başkan Faruk Koca’nın da “borçsuz Ankaragücü” sözü var. Başkan Süper Lige çıkarıp sözünü tuttuğu gibi, bu sözünü de tutacağına şüphem yok.
Evet başarı istiyoruz. Ama önceliğimiz kulübün yaşaması ve var olması.
Çünkü burası İmalat-ı Harbiye Ocağı. Şanlı tarih var, büyük mazi var, Kurtuluş Savaşı var, Mustafa Kemal Atatürk’ün izleri var, armanın anlamı var, renklerin anlamı var. 1949 Türkiye şampiyonluğu var, Cumhurbaşkanlığı Kupası şampiyonluğu var, Türkiye Kupası şampiyonlukları var, Başbakanlık Kupası şampiyonlukları var, gol kralları var…
Yeni sezonda inşallah bambaşka bir hikaye yezarak, yine tarihe geçecek bir sezon yaşamak en büyük isteğimiz...
ORHAN SAL
Orhan bey öncelikle size teşekkür ederim çok güzel bir yazı kaleme almışsın ben Yozgat li bir kardesinizim ama a.gucluyum..ankaragucu.ben a.gucluyum diyen herkesin.takimidir.ben futbolu hiç sevmezler .futbolu bana a.gucu.sevdirdi .a.guclu.olmak başka bir şeydir.imalati.harbiye.ruhudur.hani ne günlerdi o.gunler.amigo . Hüsnü muz.vardi.bilmiyom yasiyormi.yasiyorsa kulakları cinlesin rahmetli yse.rabbim rahmet eylesin inşallah.hani varya.kalemizde .adil.ve.rahmetli.arifin.zamaninda.halil.ibo.lar.nazmiler.hurbes.mehmetler.sadiklar.ne günlerdi o günler.c.baskanligi.kupasinda.nazminin. Şenol Güneş e.attigi gölü hatırlarsanız.o golle.maci.ve.kupayi.almistik....seol.gunes..az.cekmedi.bonnof.nazmiden.senol.en.cok.nazmiden korkardı..birde.g.sarayli..ali.cobani..hastanelik etmişti.tabikide.ali.cobanada.gecmis olsun..tabikide yonetimimizi tatlı tatlı eleştirecegiz.ama başkanımıza da.yonetiminede.sahip.cikar.destek olursak faruk.baskan.bizi süper lig şampiyonluğu na taşıyacaktır inşaallah o günleri de görürüz.hepinize çok teşekkür ederim.basarilarnizin daimi olmasını.dilerim...Kalemizde.kaptan.adil..var.geri dörtlü.celikten.duvar.orta..saha..hepsi..canavaaar..ilerdeeee..Halil.ibo..var...anisini..hatirlatarak..diyorumki..GURURLUYUZ..GUCLUYUYUZ..ANKARAGUCLUYUZ...Hepiniz..Allaha..emanet..olun.insaallah
Ahmet
22-07-2022 19:54