Bundan yıllar önce Diyarbakır’a ilk gidişimdi. O zamanlar sosyal medya bu kadar aktif kullanılmıyor, bütün bilgileri televizyonda gösterildiği kadar biliyorduk.
Haberlerde Diyarbakır her gösterildiğinde sürekli olayların olduğu, terörün cirit attığı, dağlık bir bölge olarak ekranlara yansıyordu.
Sabah uçaktan ilk indiğimde üzerimde haliyle bir tedirginlik vardı. Diyarbakır içerisinde gideceğim yerlere taksi ile gidiyordum. Kaldığım otelde gece yarısı açlık hissetim lobiye indim yiyecek bir şeylerin olup olmadığını sordum. Resepsiyonda ki arkadaş ‘‘200 mt ileride sağda Aile Çay Bahçesi var orada ciğer, kebap bir şeyler bulabilirsin’’ dedi. ‘’Bu saatte oraya yürüyerek gitmek biraz tehlikeli olmaz mı’’ diye sordum. ‘’Burası dünyanın özgür şehridir, ister kadın ol, ister erkek hangi saat olursa olsun burada kimse sana dönüp bakmaz’’ dedi.
Bu ikili sohbetin ardından, Diyarbakır için bir anda ön yargılarım kırıldı. Aile çay bahçesine gittiğimde saatler gece yarısını geçiyordu. Mekanın ortamı güzeldi. Aileler, sevgililer çaylarını, kahvelerini içip sohbet ediyorlardı. Çok şaşırmış, bir o kadar da rahatlamıştım. Bu ziyaretimin ardından; hem turistik gezi için, hem iş gezisi için bir çok defa Diyarbakır’ı ziyaret etme şansı buldum. Orada güzel anılar da biriktirdim. Bu arada ciğer kebap için Mersin hep ön plana çıkarılmıştır, ama Mersinli arkadaşlar kusura bakmasın yediğim en lezzetli Ciğeri Diyarbakır da ve Batman da yedim.
Gelelim hafta sonu oynanan Amed SF - Ankaragücü maçına. Böyle bir zeminde iyi futbol beklemek hayalden öte geçmez. İki takım da mücadele etmekten başka çareleri yoktu. Öyle de oldu. Bunun yanında Ankaragücü futbolcuları tribünler ile de mücadele etmek zorunda kaldı.
Heysel faciasını yaşı yetenler bilir. 29 Mayıs 1985’te Liverpool ile Juventus’un, Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası Finalinde karşı karşıya geldiği maçta 39 kişi hayatını kaybetmiş, 900 kişi de yaralanmıştı. Bu olay kara bir leke olarak futbol tarihine geçmişti. Dönemin İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher bütün hatanın İngiliz taraftarlar tarafından yapıldığını kabul ediyor, UEFA ya İngiliz kulüplerine en ağır yaptırımın uygulanması için çağrıda bulunuyordu. İngiliz kulüpleri 5 sene, Liverpool ise 6 sene Avrupa Kupalarından men ediliyordu. İngiltere de bu olaydan sadece 3 ay sonra Sheffield’deki Hillsborough Stadyumu’nda çıkan olaylarda bu sefer 96 Liverpool taraftarı ezilerek hayatını kaybetti. Üst üste gelen olaylardan sonra İngiltere holiganizm ile mücadele etmeye başladı. Alınan önlemler, caydırıcı cezalar sonucunda gelinen nokta herkesin malumu. İngiltere bugün hem profosyonelleşme, hem kurumsallaşma, hem de marketing anlamında futbolda Dünyanın 1 numaralı ülkesi konumuna geldi.
Biz de durum nasıl peki? Verilen cezalar caydırıcı mı? Tek kelimeyle "HAYIR!" Bizde de bir
Heysel faciası yaşandıktan sonra "ah!", "vah!" çekmenin anlamı yok.
Bakalım Amed SF'ya ne ceza gelecek.
Maç sonunda Sayın Kemal Özdeş soru almadan basın toplantısından ayrıldı. Tam anlamıyla saha olaylarını geçiştirdi. Saha da senin futbolcun bu kadar şiddete maruz kalmışken neden saha olaylarını bu kadar hafife aldığını anlayamadık. Sen futbolcunu saha için de ve saha dışında korumayacaksan o futbolcu sana güvenir mi? Sana güvenmeyen futbolcu başarılı olur mu?
Bir soru da sayın yöneticilerimize sorarak yazımı bitireyim.
Ankaragücü sizin için tam olarak ne ifade ediyor?
Saygı ve sevgi ile kalın.
Takıma acil gassal lazım. O kadar ölü varki.
ATİLLA
14-01-2025 22:53