BAŞAKŞEHİR - MKE ANKARAGÜCÜ MAÇI SPORANKİ CANLI YAYININDA DEĞERLENDİRİLDİ..
İŞTE O YAYINIMIZ:
https://www.youtube.com/watch?v=aGYZBW9b9sc&t=3292s
Aslında Tolunay Kafkas’ın maç sonundaki basın toplantısında ”Keşke 11’e 11 devam etseydi.” demesi maçtaki sonucun en önemli yansıması.
Burada 2 anlam ön plana çıkıyor
1-Ya Tolunay Hoca bugüne kadar hiç B Planı denememiş. Bütün sistemini geçiş oyunu üzerine kurmuş. Set oyunu taktiği denememiş.
2-Veya takım kadrosu 11 – 10’ken, set oyunu oynayıp gol bulmak için o kadar yetersiz ki, bu yetersiz kadro nedeniyle Tolunay Hoca çaresiz kalmış.
Sebep ne olursa olsun, çok ama çok büyük bir avantajı elimizin tersiyle ittik, rakibe verdik.
Bakın normal şartlarda şu maçtan 1-0 yenilgiyle dönülse belki, “Eryaman’da telafi ederiz” diye düşünebilirdik.
Ama rakibin 10 kişi kalması, tamamen kendi ceza sahasına çekilmesi, oyunu yavaşlatması ve maçı 0-0 bitirmek için uğraşmasını gördükten sonra üzülmemek elde değil.
Başka bir değişle. Maç oynanırken “Eğer maç 0-0 biterse üzülürüm” diye düşünürken, maçı kaybetmek, hem de 90 +5’de bir halı saha golüyle kaybetmek bizi yıktı.
Beraberliğe üzüleceğimiz maçı kaybettik.
Olayın realitesine baktığımızda; Ankaragücü’nün bu kadro kalitesi ve yapısıyla kupada yarı final görmesi mucizeydi. Ama daha önceki 4 turun da şanslı kurayla ev sahibi statüsünde oynanması avantaj oldu. Normal şartlarda, rövanşlı bir sistem olsa, Ankaragücü’nün Beşiktaş ve Trabzonspor’u eleyebileceğini düşünmüyorum. Ama Eryaman Stadı ambiansı ve bu ambiansın oyunculara sirayet etmesiyle takım 2 güçlü rakibi de eledi ve yarı finali gördü.
Tolunay Hoca’nın keşke 11 – 11 oynansaydı demesi çok düşündürücü. Çünkü 11-11 oynanırken de Ankaragücü mahkum oynuyor, rakip pozisyonlara giriyordu. İşin hücum kısmında da çok etkisiz bir takım vardı. Gol beklentisine girilen Milson ve Emre Kılınç son derece yetersiz kalıyorlar, ikili mücadeleleri sürekli kaybediyorlardı. Doğal olarak Ali Sowe topla buluşturulamadı. Pedrinho zaten bu bölümde yine yetersizdi. Zaten ne zaman yeterli oldu ki?
Aslında Kafkas’ın, bu kadar kritik bir deplasman maçına fizik olarak yetersiz ve yumuşak Pedrinho, Milson, Emre Kılınç üçlüsüyle başlaması son derece riskti. Ama o riski aldı.
Aslında kırmızı karta kadar Kafkas’ın istediği gibi gitti maç. Bu dakikada gelen kırmızı kart Ankaragücü’nün çok ama çok büyük bir zafiyetini de ortaya çıkardı.
Maç 11-10 oynanmaya başladığı anda, maç şekil değiştirdi. Baskılı görünen Başakşehir topu Ankaragücü’ne bıraktı. Ama sarı – lacivertliler de top yapacak oyuncu yoktu. Bu nedenle kalan bölümde hücum anlamında hiçbir etkinlik göze çarpmadı. Yukarıda söylediğim gibi set oyunu oynar gibi yapan takım sadece yan pas çalışması yaptı. Ne şut, ne içeri kat etme, ne sağlam kenar ortası geldi.
Yani Ankaragücü’nün bu maçta gördük ki bir B planı yokmuş.
Son bölümde Ali Sowe / Oko ikilisi ile çift santrfora dönüldü. Ama Oko’nun takıma bir katkısı olmadı. Aynı zamanda rakibin içeri iyice gömülmesine neden oldu. Kalabalık bölgede Ankaragücü takımı hiçbir aksiyon yapamadı, zaten yapamazdı…
Çünkü o üretkenlik ve o kalitede oyuncusu yoktu…
Yazıyı fazla uzatmayalım…
Ticarette şöyle bir kural vardır. Bir malı satarken değil, esasında alırken kar edersiniz. Yani bir malı uygun fiyata alırsanız, satarken mutlaka size çok uygun kar bırakır. Eğer uygun fiyata almazsanız, kar düşük olur.
Şimdi bu maçı da bu örnekten yola çıkarak değerlendirirsek, Ankaragücü bu turu, 10 kişi kalan rakibi karşısında ilk maçta bitirebilir, adını ilk maçtan finale yazdırabilirdi. Ama olmadı. İlk maçta avantajı kaybettik. Şimdi ikinci maç var.
Peki her şey bitti mi, bu kadar camiadaki umutsuzluk normal mi? Tabii ki hayır. Şimdi artık 2.maça bakacağız.
Ankaragücü, Eryaman’da farklı mücadele ediyor, pes etmiyor.
Bu maçın rövanşı istenildiği gibi bitebilir. Ama şunu ifade edelim. Takımda bilemediğimiz bir sorun göze çarpıyor. Kasımpaşa ve Başakşehir maçlarında çok büyük bir isteksizlik göze çarptı. Özellikle de bazı oyuncularda ciddi bir form düşüklüğü gözleniyor.
Tolunay Hoca’da maç sonu bunu ima etti.
Şimdi bekleyelim ve sakin kalalım. Ligde durumumuz hayli kritik. Bu hafta Trabzonspor ile zor bir maça çıkılacak. Belki de Trabzon’dan gelecek 3 puanla ligde kalmayı garantileriz. O yüzden sakin kalıp, pazartesi günü oynanacak olan Trabzonspor maçına odaklanmak lazım.
Son sözüm de maçın hakemi Zorbay Küçük’e olsun. Yıllardır hakem kararları Ankaragücü’nü yaktı. İlk kez objektif maç yöneten bir hakeme rastladım. Ama onun da fırsatını kullanamadık.
TARAFTAR KIZGIN VE KIRGIN
Karşılaşmayı İstanbul’da stadyumda izledik. Başakşehir güçlü bir takım. Ama camia olarak son derece zayıf kalıyor. Tribün gücü yok. Ankaragücü taraftarı stadı adeta esir aldı. 90 dakika müthiş destek verildi. Gidişte umutlu ve coşkulu bir taraftar kitlesi gördüm. Ama dönüşte görüştüğümüz herkez acayip kızgındı. Bunu da futbolcular bilsin. Çünkü takım Başakşehir maçında, tribündeki taraftar kadar bile mücadele etmedi. Böylesine önemli bir maçta daha güçlü bir takım izlemeyi hepimiz bekliyorduk.
ORHAN SAL
Atakan Çankaya neden ısrarla ama ısrarla oynatılıyor ve her maçta pimi çekilmiş bomba gibi kimin elinde kalırsa ona zarar vermeye devam ediyor. Bu pimi çekili el bombası da hep bizim elimizde patlıyor. Adamın topu oyuna sokma becerisi yok, hava hakimiyeti yok, bek savunma görüşü yok, sadece dikine hızlı gelen forvete ilk müdahale yaparak zaman zaman top kazanıyor. Ama bu kadar özelliksiz olmasına bu kadar yetenek fukarası olmasına rağmen ısrarla oynatılıyor. Adamda inanılmaz bir bal var. son 4 sezondur gittiği her takımı küme düşürüp kendisi üst ligde bir takıma transfer yapmayı başarmış. Ankaraspor --> Ankaragücü 20/21 sezonu, Ankaragücü --> Göztepe 21/22 sezonu, Göztepe --> Ankaragücü 22/23 sezonu. Umarım olmaz ama bizi düşürürse bu torpili ve menajeri sayesinde kesin süper ligde kalır. Ha tabi koca bir takımın isteksizliğini ve ruhsuzluğunu bir kişiye yıkmak doğru mu değil. Ama O golü defansın hata silsileleri nedeniyle yedik ve suçun oransal anlamda büyük kısmı Atakan Çankaya'ya ait. Mujakic adamı düşürmez. Malcuit saçma sapan yerde top kaybı yapar. Atakan topla adam arasına girmek yerine saçma sapan koşu yapar. Amn neyse ne... Geçmiş olsun herkese.
Anıl
08-05-2023 10:16