Ligin ilk yarısı Ankaragücü için birbirinin benzeri olayların yaşandığı hep aynı şeyi yaparak farklı sonuç alınmaya çalışıldığı bir dönem olarak geçti.
Benim hatırladığım en güçlü destek ile göreve gelen yönetim bu güveni maalesef olumlu kullanamadı ve artık sabırların tükendiği açık be net şekilde görmeye başladırlar.
Göreve gelirken verilen vaatlerin neredeyse hiç biri tutulmadı. Kronikleşen transfer yasağını kaldırmak dışında aklımıza gelen bir başarı yok.
45 maç 9 galibiyet bu yönetimin sportif anlamdaki başarısızlığını gösteriyor.
Defalarca kez yazdık, canlı yayınlarda söyledik ancak maalesef internet üzerinden atılan, hadsiz, çocukça ve saçma sapan bir resim kadar ciddiye alınmadık.
Bunun sonucunda da söylediğimiz şeyler birer birer yaşanmaya başladı.
Ekonomik olarak yapılanları, alınanları, verilenleri zaten bilemiyoruz. “Şeffaf olacağız” diyerek göreve gelen yönetim ne aldı ne verdi bilmek mümkün değil.
Bütün süreçler tek bir kişisinin dudaklarının arasına sıkışmış durumda…
Alınan galibiyetler sonrası Sporanki canlı yayında da söylemiştim. Bu galibiyetler kimseyi aldatmasın, Mustafa Dalcı bu yükü kaldırabilecek potansiyelde bir hoca değil.
Daha önceki yazımda anlatmıştım. Mustafa Dalcı’nın oyun okuması, oyuna müdahalesi oldukça yetersiz. Öyle ki artık takıma zarar verici boyutlara ulaşmış durumda.
Hep aynı taktik hep aynı oyun… Alacağımız sonuç rakibe göre değişiyor.
Örnek verecek olursak, Borven kapanmış, skor korumak isteyen bir oyun şablonun da etkisiz olacağını artık bilmeyenyoktur. Bu oyuncuyu oyuna alırsanız bir kişi eksik kalırsınız. Ancak bunu anlamak istemeyen hoca maalesef bu uygulamasında oldukça ısrarcı durumdadır.
Herkesin zafer sarhoşu olduğu dönemde söylediğim gibi, Mustafa Dalcı bu ligi kaldırabilecek ve Ankaragücü’nü hedefe götürecek bir teknik direktör değildir. Bu zamanla daha net anlaşılacaktır.
Ancak yönetimin yaptığı hoca tercihlerine bakınca Mustafa Dalcı sonrası daha kötü tercihleri yapacağına hiç şüphem yok. Bu nedenle şu an hoca değişikliği bu yönetim ile çok mantıklı görünmüyor.
Transfer dönemi bitmek üzere… Ancak yönetim gene ihtiyaç olan yerlere nokta transferler yapmaktan oldukça uzaklar.
Ekonomik olarak bilemediğimiz için sportif olarak başarısızlıkları artık saklanabilecek bir durum değil… Ön sözleşme yapılan oyuncuları elden kaçırmalar, yapılan transferlerin neredeyse tamamının etkisizliği ortadayken sürekli suçlamalar ile algıyı başka yöne çekmek istedikleri oldukça rahatsız edici.
Ankaragücü için en büyük şans ligdeki diğer takımların çokta farklı olmamasıdiyebiliriz. Her takımda farklı sorunlar var ve bu cendere içinden birkaç nokta transfer, sahaya doğru hamleler ile çıkabilecekken maalesef tam tersinde ısrar ediliyor haliyle sonuçta değişmiyor.
Kalan sayılı günlerde takımın transfer ihtiyacı ortadadır. Tekrar aynı şeyleri yazmak istemiyorum. Bu kısa sürede umarım gerekli şeyler yapılır.
Genel bir özetleme yapacak olursak, başarısızlık için birçok etkeni kendi ellerimiz ile hayata geçiriyoruz. Maalesef liyakat ve profesyonellik değil, siyasi tercihler ve ricalar ile bu hale gelmiş durumdayız.
Sorunu yaratanlardan sorunu çözmelerini beklemek çok gerçekçi değil. Şu an bir yönetim değişikliği de mümkün görünmüyor.
Bu nedenle Mustafa Dalcı takımı maçlara hazırlayıp, gerekli kadroyu belirleyip oyuna sürüp başka hiçbir şey yapmasa bu takım kaybettiği birçok puanı bugün hanesine yazdırmıştı.
Hocanın artık bu uyarıları dikkate alıp, yere göğe sığdıramadığı Bolingi’yi kadroya almayarak, Assane bir maç 11 başlatıp diğer maç kadro da tutmayarak, maç kadrosunda olmayan Alper’i maç kadrosuna almak ve say say bitmeyecek tutarsızlıkları bir an evvel sonlandırması dışında bir umudumuz bulunmuyor.
Gene bir mucize gerek bize…
Yorum Yazın