Sporanki canlı yayınında Ankaragücü-Denizlispor maçı değerlendirildi.
Yayını bu linkten izleyebilirsiniz:
https://www.youtube.com/watch?v=3EZiVuuefWE&t=4137s
Öyle bir maçtı ki, bitiminde çok ağır sonuçlar ve travmalar yaratabilirdi...
Ne lider Beşiktaş’tan deplasmandan aldığın puan kalırdı ortada; ne de Hikmet Karaman’ın takımın başına geçtikten sonraki olağanüstü performansı konuşulurdu.
Sonuçta bu acı akıbeti yaşamadık.
Ama çok önemli 2 puanı Eryaman’da bıraktık.
Maalesef Denizlispor maçından 3 puan gelmedi. Ama daha kötüsü de olabilirdi diyerek önümüze bakacağız.
Hikmet Karaman, elindeki kadroyla en ideal 11’le maça başladı. Burada Saba’nın yedek kalması sakatlığının tam olarak düzelmemesinden dolayıydı. Bunun dışında Emre Güral’ın santrfor gibi başlaması da zorunluluktandı. Börven ve Badji’nin sakatlığı ile santrforsuz kalan Ankaragücü’nde yük en uçta mecburen Emre Güral’a binmişti. Ama Emre’nin şu haliyle ne ilk 11 oyuncusu, ne de takımın santrforu olacak bir görüntüsü yoktu. Oğuz Yılmaz ve Fabiano gibi 2 dev stoperin ortasında Emre kayboldu. Böylesine kritik ve bıçak sırtı dönemde, hiç oynamamış genç oyuncu Embiya’yı ilk 11’de başlatmak da olur muydu bilemiyorum! Hikmet hoca belki Embiya’yı ilk 11’e atıp rakip stoperleri oyalayıp, içeri karıştırma görevi verebilirdi. Böylece Emre Güral’da çok daha iyi yaptığı hamle oyuncusu olurdu.
Çekiçi’nin dönmesi takımın dinamizmini arttıracağı gerçekti. Ancak hesapta olması gereken, son kozlarını oynayan bir rakibin süpriz bir gol bulabileceği gerçeğiydi. Çünkü Rodellega gibi büyük bir silahları vardı. Her zaman ekstra goller atan Rodellega yine attı ve hepimizi adeta soğuk duşa soktu.
Rodellega bu yaşına rağmen Ankaragücü’nde önümüzdeki sezon görmek istediğim bir oyuncu kesinlikle... Takım lideri ve golcü...
Ankaragücü takımının gole rağmen bozulmaması, yerden ayağa paslarla, topu şişirmeden, sakin bir oyunla rakibi açması lazımdı. Buna müsait oyuncularda takımda mevcuttu. Alper, İbrahim, Çekiçi bu işleri iyi yapabilecek, ara paslarla Paintsil, Geraldo ve hatta Kitsiou’yu ceza sahası içinde topla buluştırma yeteneği olan oyunculardı.
Ama bir türlü başaramadık. İlk yarıda bunu 1 kez yaptık, onda da golü bulduk. Gol tipik bir Ankaragücü golüydü. Burada hemen hakem Abdülkadir Bitigen’e dönmek istiyorum. Bu arkadaşın Ankaragücü ile derdi ne anlamadım! Rize’deki maç halen hafızlarda. Maçın ilk yarısında müthiş sert oynayan bir Denizlispor vardı. Ama sarı kart bile çıkarmadı. Kart çıkmadıkça rakip sertleşti. Ankaragücü’nün golünden önce penaltı vardı. Ama vermedi. Nedenini bilmiyorum! Allah’tan pozisyonun devamında gol geldi de rahatladık.
İlk yarı kaybedildikten sonra 2.yarı takım toparlanır, baskı kurar diye düşünüyordum. Ama olmadı!
Takım bu maçta bir türlü istenen kıvama gelemedi.
Set oyununda sıkıntılar yaşandı.
Bunu gören Karaman, sistem değiştirdi. Saba’yı oyuna atarak takımı, deplasman takımı hüvviyetine soktu ve topu rakibe bırakarak kontratakla gol aramaya başladı.
Net bir teknik direktör zekasıydı. İstediği az daha olacaktı...
Ama bu kez de başka arızalar ortaya çıktı.
Saba bomboş pozisyonda topu kaleciye nişanlıyor, Paintsil bom boş durumdaki Emre Güral’a topu vermiyordu..
Şahverdi Çetin’in müthiş şutunu kalecinin çıkardığı anda zaten ben maçtan umudu kesmiştim.
Bu maçı kazanma şansımızın olmadığını düşünerek maç bitmeden 1 puana razı oldum. Çünkü onu bile bulamayabilme korkusu sardı içimi.
Bitiş düdüğüyle 1 puana razı olduk.
Ve şimdi artık tüm gözler Yeni Malatyaspor maçında.
Yeni Malatyaspor nasıl takım diye bana soracak olursanız, şunu söyleyeyim; Yeni Malatyaspor ligin oyun kalitesi bakımından zayıf takımlarından. Göze hoş gelmeyen bir futbol anlayışları var. Ama maçlardan bir şekilde puan alma yeteneklerine de hayranım. Ama öyle ama böyle 37 puan topladılar. Bir kere çok düşük tempoda oynuyorlar. Öyle futbol oynamak arzularını filan hiç görmedim. Zaman çalma konusunda müthiş uzmanlar. Eğer öne geçerlerse maçı çevirmek çok zor. Hatta ligin başında Antalyasporlu Alman yıldız Podolski, Almanya’daki bir röportajında bu durumu eleştirmişti. Adem Büyük etkili ve penaltı olursa kaçırmıyor. Her pozisyonda yere güzel bir düşüş yapıp, hakemleri aldatma konusunda da uzman. Fizik gücü yüksek bir takım ve bunun avantajını kullanıyorlar. Umut’un tecrübesi ve iştahı işlerine yarıyor. Fofana’nın hızına dikkat etmek ve boş alan asla bırakmamak lazım. Son dönemde Mustafa’nın yükselişi gözleniyor. Teknk direktörleri İrfan Buz müthiş bilgili, çok da mütevazi ve sempatik bir insan. Çıkalım bakalım hayırlısı neler olacak?
Ama şu bir gerçek ki, maçın sonucunu belirleyecek etkenlerden birisi bu maça atanacak hakem arkadaş!
ORHAN SAL
Süper lig hakemlerine baktığımızda büyük bölümü hakem çocuğu veya torunu . Bu gelenek ne zaman bozulacak. Alt liglerde o kadar yetenekli hakemler varken bir türlü süper lige çıkamıyorlar.
coskun
23-04-2021 08:55