ANKARAGÜCÜ - BANDIRMASPOR MAÇ YAYINIMIZ...
https://www.youtube.com/watch?v=0I5fgczl1H8&t=676s
Ankaragücü muhteşem taraftarının desteğiyle çıktığı maçta Bandırmaspor’u Geraldo’nun asisti ve Zahid’in golüyle 1-0 yenerek şampiyonluk yolunda çok büyük bir engeli daha geçti.
Kısaca tünelin ucu göründü.
Öncelikle sevinmemiz gereken, aylardır takımından uzak kalan sarı – lacivertli taraftarların stada dönmesiydi. 20 bine yakın taraftar, bu soğuk ve yağışlı mart gecesine, pandemi şartlarında, ekonomik güçlüklere rağmen takımının yanında oldu. Günler önce yapılan hazırlıklar meyvesini vermişti. Bir çok ilçe belediyesi de devreye girerek, taraftarlara ücretsiz otobüs tahsis ederek bu coşkuya ortak oldular. Maç için satılan bilet 20 bini bulmadı. Bunu net söyleyebilirim. Ancak içeri giren çoluk çocuk bu rakamı rahat bulmuştur. Ayrıca özellikle maratonda kapasitesinden çok çok fazla taraftarın olmasını da es geçmemek lazım.
Taraftarın dönmesiyle maçta ambiansda gerçekten çok güzeldi. 90 dakika boyunca 1 dakika bile durmadan tezahurat yapıldı. Ses desibeli gerçekten çok yüksekti. Bazen hakemin düdükleri bile duyulmadı.
İşte beklenen, özlenen tablo buydu.
Bundan sonraki maçlarda tribünlerin birbirleriyle daha organize bir şekilde tezahuratı sağlanırsa her şey çok daha iyi olur.
Ankaragücü teknik direkörü Mustafa Dalcı, bu ligin belki de en iyi takımı olan Bandırmaspor’a karşı nasıl oynaması gerektiyse öyle oynadı. Bandırmaspor açık alan bulduğu zaman, çok etkili olan bir takımdı. Mustafa Hoca rakibin bu özelliğini bildiği için daha çok topu rakibe vererek oynamak istedi.
Burada şunu hatırlatmak isterim Ankaragücü – Bandırmaspor maçında topla oynama oranı % 41 – 59 Bandırmaspor lehineydi. Bakın 2 takım arasında Bandırma’da oynanan ve yine Ankaragücü’nün 2-1 kazandığı maçta da topla oynama oranları yüzde % 37 – 63 Bandırmaspor lehineydi. Yani aşağı yukarı aynıydı. Ama 2 maçı da Ankaragücü kazandı.
Ankaragücü’nün başarılı teknik direktörü Mustafa Dalcı, hangi rakibe karşı nasıl futbol oynattıracağını gayet iyi biliyor.
Şimdi bu ligin en zorlu 2 takımına karşı, (diğeri BB.Erzurumspor) 4 maçı da Ankaragücü kazandıysa o zaman bu direkt olarak teknik direktör Mustafa Dalcı’ya yazar.
Mustafa Dalcı gerçekten bu camiaya bugüne kadar kendini bir türlü kabul ettiremedi.
Camianın çok büyük kesimi, hocaya eleştiri yapmadı, adeta hakaret etti.
Bu gerçekten büyük yanlıştı. Oysa beğenirsiniz, beğenmezsiniz, sadece işini yapmaya çalıştı. Diğerleri gibi şov yapmadı.
Bende zaman zaman kendisini eleştirdim. Ama bu eleştiri hep futbol sınırları içine oldu.
Mustafa hoca maçın ardından takımın coşkusuna katılmadı ve direkt içeri girdi.
Bu ne anlama geliyor? Diye soracak olursanız çok açık.
Mustafa hoca bugüne kadar 1 taraftara bile dönüp 1 kelime etmedi. O kadar hakaret yemesine rağmen ne sosyal medya da, ne bir açıklamasında kimseye olumsuz bir şey söylemedi.
Ama belli ki oda içinde bir şeyler biriktirmişti.
Ve şampiyonluğu yüzde 80 garantilendiği bir maçın ardından, sevince ortak olmayarak direkt içeri gitti.
Bence bu da sessiz bir tepkiydi. Mustafa Hoca taraftara kırgınlığını bu hareketi ile gösterdi. Ben eleştiri yapanları bir tarafa koyuyorum, bu doğaldır. Ama hakaret edenlerin, küçümseyenlerin, dışlamaya çalışanların Mustafa Hoca’ya da bir özür borcu var.
Tekrar maça gelirsek. Gerçekten kıran kırana bir maç oynandı. 2 takımda taktiksel disipline bağlı kalarak 90 dakika mücadele ettiler. Ama sonuçta güçlü olan kazandı. Futbolu çirkinleştirmediler. Ne maç berabere iken Banırmaspor yatak serip yattı, ne de Ankaragücü öne geçtikten sonra oyunu durdurmadı, zaman geçirecek hareketler yapmadı.
Sonuçta 9 maça kala Ankaragücü, Süper Lig ışığını yaktı.
Tabii Mustafa Dalcı’yı överken, onun arkasında duran başkan Faruk Koca’ya bir o kadar övgü dolu sözler söylememiz gerekli. Bakın daha 2.hafta da oynanan Kocaelispor maçından sonra Koca, Dalcı’yı gönderseydi kimse bir şey demezdi. Alkışlardı.
Hadi onu geçtik. Bazıları bu takım liderken “Başkan hocayı gönder!” diyordu. Ama Koca, Dalcı’nın iyi günde de kötü günde de yanında oldu. En kötü günde bile asla hakkında olumsuz bir şey söylemedi. Arkasında dimdik durdu ve bugün beraber kazandılar. Tabii ki başarı 1 başkan ve hocadan ibaret değildi. Tanıdığım tanımadığım bütün yönetim kurulu üyeleri ve çalışanlar başarıda pay sahibiydiler.
Eğer ki bugünümüzü Ankaragücü’müz sayesinde mutlu geçirdiysek bunda herkesin payı mutlaka vardır.
Tabii iletişim günümüzde çok önemli. İletişim zordur, ama aslında çok da kolaydır. Basın sorumlusu Hüseyin Aytekin’in göreve gelmesiyle iletişim sorunu da ortadan kalkmış oldu. Anlık bilgilerle tüm camia bilgilendi.
Tabii bunlar yazarken, bu yazı bir sezon sonu yazısı değil.
Bunu özellikle belirtmek isterim.
Daha 9 maç var.
Futbol laubaliliği, gevşemeyi asla kabul etmez.
Bakın biz geçtiğimiz sezon çok talihsiz bir dönem yaşadık. 2-2’lik Beşiktaş maçının ardından son 8 haftada kümede kaldığımızı hesap ediyorduk.
Ama ne oldu?
Çuvalladık !
8 maçtan 2 puan çıkardık.
Son 6 maçta sıfır çektik.
Ve küme düştük.
Onun için son maçta çalan son düdüğe kadar gevşemeden, aynı disiplinle, aynı ciddiyetle yürüyelim ve sezon sonunu öyle getirelim…
ORHAN SAL
Bu dar kadroyla bu takım bu yerdeyse daha ne yapacak Mustafa Hoca etmediğiniz küfür hakaret kalmadı...
Celal Metin
07-03-2022 10:37