Öncelikle şunu söyleyerek yazıya başlamak istiyorum.
Maç sonu Sporanki yayınında da söyledim. Kocaelispor grubunda şampiyonluğa oynuyor. Kupa da hedefleri yok. Son lig maçında ilk 11’de yer verdikleri hiç bir oyuncuya Ankaragücü maçının ilk 11’inde yer vermediler. Buna rağmen maçı kazandılar. Helal olsun hak ettiler.
Ankaragücü ise sahaya çıkması gereken en ideal kadrosuyla çıktı. Yani Fuat Çapa maçı ciddiye almıştı. Kazanmak istiyordu. Ama zorluk derecesi düşük bir maçta bile olmadı.
Kazanılabilir miydi? İlk 20 dakikalık futbol ve pozisyonlar bu maçı Ankaragücü’ne kazandırabilirdi. Ama bunu bile başaramadık.
Direkler deyin, şanssızlık deyin, beceriksizlik deyen ne derseniz deyin. Sonuç olarak olmadı!
Takımda çok sorun var. Ama gerçek sorun kalite sorunu. Ankaragücü takım kadrosunda kalite eksikliği net olarak görülüyor. Takım gol atamıyor, beceri yok, son vuruş yok, final pası yok, üreten kimse yok. Bunların hepsi bir maçı çevirecek özellikler. Maalesef olmuyor.
Peki başka sorunlar. Ankaragücü takımı 24 Ağustos’ta çalışmalara başladı. Fuat Hoca’nın en büyük mazereti “birlikte çalışamamak”. Ama bence bu mazeret bir yere kadar kabul edilebilir. O zaman diğer takımlarda da aynı sıkıntılar var. Onlar neden bu kadar kötü futbol oynamıyorlar. Mazeret zayıflıkları örtmek için ortaya sürülen bir sebeptir. Sebep bulmak çok kolaydır. Bir gün hakem dersin, bir gün şanssızlık dersin, bir hastalık dersin, bir gün sakatlık dersin. Dersin Allah dersin!
Ankaragücü kötü mü oynuyor? Hayır o kadar kötü oynuyor demiyorum elbette. Hatta bazı maçlarda çok da güzel oynadı. Ama her maçı kopuk kopuk oynuyor. Devamlılık yok. Hücum anlamında çok zayıf takım. Sahada takım lideri yok, hücum organizasyon yok. Alper Potuk için “lider” diyemiyoruz halen. Çünkü halen kendi derdinde. Kendi performansını ayarlamaktan, takıma sıra gelmiyor.
Kocaelispor maçının asla mazereti yok. Nokta !
Gelelim son duruma.
Sıkıntı büyük! 6 lig maçı 4 yenilgi, 2 beraberlik. Karagümrük maçı da pas geçildi. Kazanamamanın kanıksandığı bir durum var ortada. Hatta Karagümrük beraberliğine bile olumlu bakanlar olmuş.
Ortada bir başarısızlık var. Bunun sorumlusu kim? Veya kimler?
Bundan sonra ne olacak?
Takımda müthiş bir uyumsuzluk var. Kim kimin ne yapacağını bilmiyor. Hücum denemeleri tamamen tesadüf. Halen sistem, planlama ve organizasyon yönünden sorunlar var.
Takım fiziksel olarak da yumuşak kalıyor. Hem rakibe, hem de topa sertlik yok. Ben bunu hemen her yazımda işledim. Bu lig yumuşak takımı kaldrımaz. Bu ligde kaya gibi sağlam, demir gibi sert olacaksın. Mücadele edeceksin, savaşacaksın. Atakan Çankaya gibi olacaksın ! Bulduğun golün de üzerine yatacaksın.
Can pazarına düştük !
O yüzden artık sonuca odaklı olmak gerek. Bu kadronun göze hoş gelen futbol oynayacak kalibresi yok. İvedi bir şeyler yapıp maç kazanmak ve özgüveni arttırmak lazım.
Bir de takım henüz “takım” değil.
İşte en önemli sorun da sanki burada. Acaba takımda bir ayrışma mı var ? Bu ayrışmayı kaptanlık sorunu mu tetikliyor?
Öncelikle şunu söyleyeyim. Ben bizim Sporanki’de yaptığımız programlarda: “Ankaragücü yönetimi ve teknik direktör Fuat Çapa’nın kararıyla takım kaptanlığına Alper Potuk getirilmiştir. Bunu fazla deşmenin / kaşımanın anlamı yok!” demiştim.
Ancak çok ilginç bilgiler geliyor. Kitsiou, Pinto, Pazdan, Lukasik, Saba, Ricardo ve takımla antremanlara çıkmaya devam eden Kulusiç takıma içselleştirmişler ve sahiplenmişler. Birlikte hareket ediyorlar. Bunun içinde kaptanlığın bu isimlerden birinde olmasını istiyor olabilirler. Ama kaptanlık takıma yeni katılan Alper Potuk’a verildi. Bu tercihi bu oyuncular sanki sindiremediler. Hatta Kayserispor maçında bantın ortada kalması, Pinto’nun almak istememesi ve sonra da bantı Emre Güral’ın takmasının sebebi bu olabilir.
Bu tür iddialar doğruysa takımda bütünlük sağlanamaz.
Yine aldığım bir duyuma göre Fuat Çapa’nın yardımcılarından birisi yeni transfer bazı yabancıları yemeğe götürmüş, bunu da eski yabancılar duymuş ve sitem etmişler. Daha sonra eski yabancılarda davet edilmiş ama bu seferde onlar kabul edilmemiş.
Şimdi bunları neden yazıyoruz. Bu ikiliği birileri çözsün diye.
Bakın Michal Pazdan Galatasaray ve Karagümrük maçlarına kaptan çıktı verimi arttı. Liderlik yaptı sahada. O halde acaba kaptanlık Pazdan’a veya eskilerden birisine verilse takıma pozitif dönüş olur mu ki? Ya da Alper’in kaptanlığı konusunda ortak mutabakata varılmalıdır. Tamamen fikir jimnastiği yapıyorum.
Bu tür konuları Ankaragücü yönetimi kendi arasında değerlendirmeli. Bunu çözmek zor iş değil. Olayı idare etmek yerine çözmek için çabalamak lazım. Sessizce çözülebilecek bir durum bu. Yeter ki istensin.
Karagümrük maçında gelen 1 puan tamamen tesadüf puandır. Kimseyi aldatmasın Rakip Ankaragücü’nden 2 gömlek üstün bir takımdı. Bunu da sahada gösterdiler. İkinci yarıdaki şuursuz baskı Lukasik’in oyuna girmesi ve rakibin geri çekilmesiyle bağlantılı. Ki takım hızını almışken, Fuat Hoca’nın Sarlija’ya taçı attırmaması da ayrı bir boyut.
Benim görüşüme göre Fuat Çapa ile yola devam edilmesi takıma katkı sağlamayacak. 3 aydır oturmayan bir sistem ve takım var ve sürekli mazeret üretiliyor. Kan değişimi bazen iyi gelir. Ama Başkan Fatih Mert değişim olmayacağını söyledi. Fatih Mert’i de anlıyorum. Çapa’ya yüklü bir peşinat verildi. Bu para yanacak. Yeni gelen hoca yine yüklü bir peşinat isteyecek. Bunları biliyorum. Ama takımın menfaati için liderler zaman zaman radikal kararlar almak zorundadır.
Sonuç olarak; Ankaragücü yönetim Fuat Çapa ile devam kararı aldı. Bu saatten sonra hoca gider veya kalır tek kelime etmem.
Artık sadece takım kazansın bunun derdindeyim.
Fuat Çapa başarılı olursa gider tebrik ederim.
Ama en ufak başarısızlıkta bundan sonra yönetime yazar.
Çünkü herkes kendi kararıyla sorgulanır.
Temennimiz kulüpte ve takımdaki dedikodular bitsin, İzmir’den kazanarak dönelim ve rahat bir nefes alalım. Çünkü başarı gelmedikçe, huzur gelmez...
Yorum Yazın