Maçlardan sonra canlı yayın yaptığımız için yazıları biraz ihmal ettim. Zamanı kısıtlı olan izleyicilerimizin köşe yazılarını tercih ettiğini fark ettim. Bundan sonra yazıları aksatmamaya çalışacağım. Canlı yayınlarımız da eğlenceli geçiyor, tavsiye ederim.
Gençlerbirliği yönetimi camia tarafından çok eleştiriliyor. Bir zamanlar kasasında sürekli en az bir sezonu kurtaracak miktarda parası olan, her sezon ortalama 15 transfer yapan Gençlerbirliği çok ihtiyaç duyduğu bir transferi bile yapamayacak duruma geldi. Detaylı incelediğimizde İlhan Başkan’ın vefatı ile başlayıp lige veda ile sonuçlanan kısa dönemde kulübün ekonomik durumunun onarılamaz bir şekilde tahribata uğradığını görüyoruz. Sonraki dönemde alınan kararların ve yapılan transferlerin genelde isabetli olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Aynı sezon takımın tekrar Süper Lig’e dönmesi ve geçen sezon ligde tutunmayı başarması doğruların yapılmaya başlandığının teyididir. Sezon başında Nobre ile anlaşılması kulübün artık bir şeyleri değiştirmek azminde olduğunu gösteriyor. Gelin görün ki Nobre’nin takımdaki hakimiyetini zayıflatacak Mustafa Kaplan hamlesinin neden yapıldığını anlayamıyoruz. Aynı şekilde hakkında övgü ile söz edilen Taşkın Aksoy’un kulüpten uzaklaştırılması son dönemde yapılan yanlışlardan biri.
Hatayı sadece yönetim mi yapıyor? Genç hocaların önemli başarılar kazandığı son dönemde Gençlerbirliği camiasının bir bölümü Nobre tercihine şüphe ile yaklaştı. Alınan kötü sonuçlardan sonra Nobre tercihi sorgulanmaya başladı. Oysa sahadaki oyuna baktığımızda Gençlerbirliği’nin kısıtlı kadrosuna rağmen futbol oynamak için sahaya çıktığını görüyoruz. Nobre’nin şimdilik 20 dakika sahaya yansıtabildiği takım halinde hücum ve tempolu oyunun süresi 50-60 dakikalara çıktığında takımın kapasitesinin çok üzerinde bir başarı gelecek. Nobre’nin eksikleri olduğu doğrudur ancak diğer hoca adaylarına göre artıları eksilerinden çok daha fazladır.
Kaleci Nordfelt, sağ bek Johanson, stoper Diego Angelo, ön libero Piris Da Motta, oyun kurucu Dominik Furman gelir gelmez ilk onbire girmeyi başardılar. Belki de son yıllarda ilk kez transferlerde bu oranda bir isabet sağlanıyor. Geçen sezon Stancu ve Sio’nun beklenenin üzerinde gol atması yönetimi yanılttı.
Sio 40 haftayı kaldırabilecek fiziksel özelliklere sahip bir oyuncu değil. Stancu geçen sezon adeta ikinci baharını yaşadı ama Süper Ligin gol yükünü tek başına taşıyabilmesi mümkün değildi. Yönetimin hatası işte bu yapmadığı santrfor transferidir. Bugün Gençlerbirliği’nin gol bölgesinde derin bir boşluk vardır.
Camianın bir başka hatası da altyapıdan gelen oyunculara olduklarından daha fazla değer yüklemesi. Bu gençler Hacettepe’de oynarken Hacettepe ne yapıyordu hatırlıyor musunuz? İki takımın daha sezon başında ekonomik nedenlerle lige veda ettiği İkinci Ligde düşmekten son dakikada attığı gol ile kurtuluyordu.
Futbolda genç oyuncular için öz güven çok önemlidir ama bu öz güven gençlerden beklenen enerjinin ve mücadele gücünün sahaya yansıtılmasına engel oluyorsa zararlıdır. Genç oyuncu önce takımın hamallığını yaparak kendini kabul ettirir, ilerleyen yaşlarında tecrübesi ve tekniği ile ön plana çıkar. Ağırlaşan ekonomik koşullarda hiç bir kişi ve kurumdan destek almadan ayakta kalma mücadelesi veren Gençlerbirliği için zorlu bir sezon olacak.
Yönetimsel hatalar yapılmaz ise 21 takımın içinde Gençlerbirliği’nin aradan sıyrılıp orta sıralarda kendine yer bulacağını düşünüyorum. Gençlerbirliği’nin geleceği altyapısından gelecek yetenekli oyuncularda. Önümüzdeki sezonları kurtarmak için asıl transferlerin altyapıya yapılması ve mesainin çoğunun buraya harcanması zorunludur.
Yorum Yazın