Alanya maçında Berat, Soner, Arda, Halil İbrahim ve Gökhan’ın gayretli oyunu izledikten sonra çocukken ezberlediğim Mülkiye Marşı'nın Gençlerbirliği’ne uyarlanmış hali dilime yapıştı:
“Başka bir aşk istemez, aşkınla çarpar kalbimiz,
Gençlerim gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz…”
İmza: Gençlerbirliği Altyapı Oyuncuları…
Bir galibiyet ile bahar gelmez ancak bizi heyecanlandıran ve ilerisi için umutlandıran Gençlerbirliği’nin kendi çocuklarının kulübüne sahip çıkması oldu. Hayallerin yıkıldığı, umutların tükendiği bir anda hızır gibi yetiştiler.
Bu kulübün altyapı takımının hiç transfer yapmadan en üst lige yükseldiğini hatırlıyor musunuz? Sene 2003... Asaşspor’u bünyesine katan Gençlerbirliği, altyapısında oynayan yetenekli oyuculara Asaşspor formasını giydirir. O gencecik kadro 3. Ligde 2003-2004 sezonunda şampiyon olarak ikinci lige yükselir. İkinci ligde de müthiş bir sezon geçiren Gençlerbirliği Asaşspor, şampiyonluğu olaylı Orduspor-Eskişehirspor maçında kıl payı kaçırır. Ordu’daki maçta Orduspor taraftarının çıkardığı olaylar nedeni ile maç tatil edilir. Futbol Federasyonu skandal bir karar ile maçın ilk yarısını 2-0 önde tamamlayan Eskişehirspor’u ikinci yarıya çıkmadığı gerekçesi ile hükmen 3-0 mağlup ilan eder. Karar Tahkim Kurulu’ndan döner. Maçın tekrar edilmesine karar verilir. Lig bittikten sonra oynanan erteleme maçında Orduspor rakibini yenerek Asaşspor’u geride bırakır. Üstelik Orduspor’un cezalı oyuncularının bu maçta forma giymesine izin verilir. Bir sonraki sezon şampiyonluk ipini göğüsleyen Asaşspor bir yıl gecikme ile Süper Lig’de oynama hakkını elde eder.
O kadroda kimler vardı biliyor musunuz? Sonraki yıllarda milli takım formasını giyen Gökhan Gönül, Mehmet Çakır, Orhan Şam, İlhan Eker, Giray Kaçar... Süper Lig’de yıllarca başarı ile top koşturan Ferhat Odabaşı, Serkan Atak, Doğa Kaya... Kemal Yıldırım, Kemal Akbaba, Ümit Tütüncü. Gençlerbirliği’ne kundakta gelen bu çocuklar 3 sezonda 2 şampiyonluk, 1 ikincilik kazanıp Süper Lig’e yükselince altın tepside bir fırsat gelmişti. Bir kaç üst düzey oyuncu takviyesi ile futbol tarihimizin makus tarihi değişebilirdi. Başkente şampiyonluk gelebilirdi.
Düşüş tam da burada başladı. Tahmin edin ne yaptı yönetim? Önce şampiyon kadronun genç yıldızlarını “ne alırsan 1 milyon” kampanyası ile yok pahasına sattı. Sonra Gençlerbirliği’ne alınacak yeni oyunculara yer açabilmek için önceki yıl alınan yabancı, yani futbola yabancı oyuncuları altyapı takımına gönderdi. Şampiyonluğa oynama refleksi kazanmış o yetenekli kadro kopan tespih taneleri gibi dağıtılmıştı.
Her şeye rağmen, kolu kanadı kırılan altyapı takımı, o zamanki adıyla Oftaşspor, 2007- 2008 sezonunu aynı ligde oynadığı Gençlerbirliği’nin üzerinde bitirdi… Takımın lider karakteri zedelense de devam ediyordu. Oftaşspor rahat bir sezon geçirerek ligi 11. sırada tamamlarken Gençlerbirliği son haftaya kadar ligde kalma mücadelesi vererek ligi 15. sırada bitirebilmişti.
İlginçtir o yıllar yayın gelirlerinin hatırı sayılır bir şekilde arttığı zamanlara denk gelir. Gençlerbirliği’nde yapılan yabancı transferlerin sayısı arttı, ancak alınan oyuncuların kalitesi düştü. Afrika’dan alınan Kona, Mosheau, Kushe, Geremi transferleri ile spor kamuoyunda haklı bir üne kavuşan Gençlerbirliği sonraki yıllarda yapmış olduğu isabetsiz transferlerle düşme hattına adeta abone oldu.
Tıpkı altyapı geleneği gibi isabetsiz transfer geleneği de halen devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde “Gençlerbirliği Haber Ajansı” adlı oluşumun sosyal medyada paylaşımlar yapmaya başlaması ile medyada Gençlerbirliği ile ilgili haberlerin arttığına şahit oluyoruz. İsviçre merkezli Uluslararası Spor Çalışmaları Merkezi (CIES) kaynaklı bir haber paylaştılar. Adı Gençlerbirliği olan bir kulübün 29 yaş ortalama ile Avrupa’nın yaş ortalaması en yüksek transferlerini yapan takımı olmasına güler misin, ağlar mısın bilemedim. İsterseniz yapılanlarla uyumlu olması için kulübün adını da Emekli Sandığı Kulübü olarak değiştirelim. Yayıncı kuruluşa asırlık kulübün kısaltması GB değilde GSK olarak bildirilmiş ya, ESK olarak değiştirirler, olur biter.
Yorum Yazın