Rüya bu ya... 2017 kışının Şubat ayına dönmüşüm. İlhan Başkan aramızdan ayrılmış. Cenaze töreninde camianın ileri gelenleri gözyaşları içinde oğlu Murat Cavcav’ın başkanlığını konuşuyor. “Birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var” sesleri kulağıma geliyor. “Babasının vasiyeti” diyenler var. Sadece dört yıl içinde müflis bir tüccar gibi elimizin böğrümüzde kalacağını bilselerdi keşke… İlhan Cavcav’ın son çalımını dişiyle tırnağıyla büyüttüğü Gençlerbirliği’ne atması kaderin bir cilvesi miydi? Arabesk şarkılardaki gibi “Ya benimsin, ya toprağın” mı demişti acaba? Aksi halde neden ölüm döşeğinde Niyazi Akdaş’ı arayıp başkan vekilliğini oğluna bırakmasını istesin ki? Haydi başkan bu hatayı yaptı, camiada bir tek Deli Dumrul yok muydu “Başkanım, olmaz!” diyen? Yanılmak biz fanilere mahsustur. Ancak hayat gerçekleri öğretirken çok katıdır. Ve geç kalanları asla affetmez…
Dört yılı aşan Murat Cavcav krallığında gördüğüm en başarılı icraat nedir biliyor musunuz? Aslında çok iyi bir başlangıç yapmıştı. Kongrenin daha ilk toplantısında yeni kaydedilen üyelerle çoğunluğu sağlayıvermişti. Bu organizasyon yeteneğinin bir defaya mahsus olduğunu o zamanlar bilmiyorduk. Naylon üyeler bir an önce oyunu kullanıp gidebilmek için kürsüyü işgal ettiğinde çiçeği burnunda başkanın konuşmasını tamamlamakta zorlanmasını yadırgamıştık ama acemiliğine vermiştik. Bu acemiliğin de baki olduğunu sonradan öğrenecektik.
2017 yılında yapılan kongrede elimize tutuşturulan kulüp bilançosu kulübün yaklaşık 70 milyon lirası olduğunu gösteriyordu. O zamanki kur ile 18 milyon Euro. Bugünün kuru ile yaklaşık 180 milyon lira. Yani Gençlerbirliği’nin yaklaşık 3 yıllık Süper Lig yayın geliri. Bugün gelinen noktada kulübün 100 milyon liranın üzerinde borcu var. Uzatmayalım. Kulübün bu duruma nasıl geldiğini hepiniz biliyorsunuz. Gençlerbirliği’ne gönül verenler Niyazi Akdaş’ın başkan adaylığını açıklamasından sonra derin bir “oh” çektiler. 2017 yılında Niyazi Akdaş’ın başkanlığı mümkün olabilseydi şampiyonluk düşleri kuracak iken bugün kulübün sahipsiz kalmamasına sevinir duruma geldik. Maçlar seyircili oynanmaya başladığında deplasman yollarında en çok dinleyeceğimiz şarkı şüphesiz “Kaybolan Yıllar” olacak. Ancak kimse bize kaybolan yıllarımızı geri vermeyecek.
Niyazi Akdaş basın toplantısında kulübü kurumsallaştırmaya öncelik vereceklerini söyledi. Tam da ihtiyacımız olan budur. Gençlerbirliği’nin endüstriyel futbolun içinde kendine yer bulması ancak çok iyi yönetilmesi ile mümkündür. İyi yönetimi kişilerden bağımsız ve sürekli hale getirmenin yolu da kurumsallaşmaktan geçmektedir. Futbol tarihimizin kulüpler mezarlığında beceriksiz yönetimlerin kısa bir sürede yok ettiği sayısız örnek mevcuttur.
Peki nedir bu kurumsallaşma? En yalın anlatımı ile kulübün hangi durumda nasıl davranacağının yazılı kurallar ile belirlenmesidir. Örneğin oyuncu transferi için eskiden olduğu gibi birbirinden habersiz üç ayrı kişinin oyuncuyu sezon boyunca canlı olarak izlemesi, raporların yönetime sunulması ve ortak akıl ile uygun görülen oyuncuların transfer edilmesi kurumsallaşmadır. Bu yöntem ile son yıllarda yapılan çöp transferlerin kulübün kapısından içeri girmesi mümkün olur muydu? Altyapıdan gelen oyuncuların hangi menajer ile çalıştığından bağımsız olarak hangi kriterlere göre A takıma yükseltileceğinin belirlenmesi bir başka örnektir.
Yaşları 50’nin altında olanlar ilk defa kulübün başında soyadı Cavcav olmayan bir başkan görecek. Gençlerbirliği’nin var olabilmesi için yeni yönetimin oyunu değiştirecek yeni bir hikaye yazmasına ihtiyacı var. Sıradan bir sporsevere “Gençlerbirliği var olmalı çünkü…” dendiğinde cümlenin sonunu hiç düşünmeden getirebilmeli. Artık bu sportif başarı ile mi olur, altyapı ile mi olur, taraftar kültürü ile mi olur, yönetim biçimi ile mi olur yanıtını bu hikayeyi yazanlar verecek.
Niyazi Akdaş’a ve diğer başkan adaylarına kulübü bu zor günlerinde yalnız bırakmadıkları için teşekkür ederim. Bundan sonra Gençlerbirliği camiasına düşen sabırla yeni yönetime destek olmaktır. Parmak sallamadan… Öküz altında buzağı aramadan… Ankara Rüzgarı’nın yeniden estiği günlere kavuşmak dileğiyle…
Onur,Eline,yüreğine sağlık.Şahit olduklarıma, hissettiklerime ve düşüncelerime tercüman olmuşsun. Tüm yazdıklarına yürekten katılıyorum. Rüzgarı şimdiden hissetmeye başladım bile... Sağol varol Niyazi Başkan ve başarılar diliyorum yeni yönetimimize
Artuğ Fenercioğlu
12-06-2021 06:56