Kötünün de kötüsü bir oyun!
Mustafa Kaplan ile yolları ayırıp takımın başına Mehmet Altıparmak'ı getiren Gençlerbirliği, Süper Lig'in 25. haftasında Ankara Eryaman Stadında Beşiktaş'ı konuk etti.
Baştan sona Beşiktaş'ın hakimiyetinde geçen ve Gençlerbirliği'nin sahada en ufak bir varlık gösteremediği karşılaşma, 4.dakikada Rachid Ghezzal, 89.dakikada Cenk Tosun ve 90+4.dakikada yine Cenk Tosun'un attığı gollerle 3-0'lık Beşiktaş üstünlüğü ile sona erdi.
Her takımda yapılan teknik direktör değişikliğinde umut edildiği gibi, yeni teknik direktörü Mehmet Altıparmak önderliğinde lige yepyeni bir başlangıç yapmak isteyen Gençlerbirliği, Beşiktaş maçına bu amaçla çıktı.
Ancak, 4.dakikada Rachid Ghezzal'ın attığı muazzam gol ile Beşiktaş'ın 1-0 öne geçmesi, Gençlerbirliği'nin bütün oyun planlarını altüst etti. Deyim yerindeyse, maça 1-0 önde başladı Beşiktaş.
Haliyle, maça adeta 1-0 mağlup başlayan Kırmızı Karalar, biraz da bu durumun etkisiyle ilk yarıda hiçbir varlık gösteremedi. Özellikle, 35.dakikaya kadar Beşiktaş Gençlerbirliği'ne top göstermedi desek yanlış olmaz sanırım! Daha sonra, yavaş yavaş hücuma çıkmaya karar veren bir Gençlerbirliği izledik ama, bu akınlar da çok cılız bir seyir izledi.
Karşılaşmanın ikinci yarısında, biraz da artan yağış ve bozuk zeminin de etkisiyle, teknikten ziyade fiziksel gücün öne çıktığı bir oyun vardı sahada.
Hal böyle olunca, iki ekip de oyun anlamında birbirine üstünlük kurmakta zorlandı. Buna rağmen, ikinci yarıda hücuma daha çok çıkmaya çalışan bir Gençlerbirliği izledik.
Gençlerbirliği takımında yaratıcı ve direnç gücü yüksek oyuncu sayısı o kadar az ki (hatta yok denebilir), bu gayret sadece boş bir amaç olarak kaldı.
Örnek vermek gerekirse, Beşiktaş'ta bir Josef De Souza izledik. Muazzam bir oyuncu... Tek başına savunma yapıyor, yeri geliyor topa kafa sokuyor, yeri geliyor kritik hücumlara katılıyor. Komple bir futbolcu. Sahada basmadığı yer kalmadı.Bu tip, 2-3 tane direnç gücü yüksek oyuncu Gençlerbirliği takımında olsaydı, o zaman daha üst sıraları konuşuyor olabilirdik diye düşünüyorum
İkinci yarıdaki bölüm bölüm hücumda etkili olma çabaları da sonuç vermeyince, 89 ve 90+4.dakikalarda Cenk Tosun'un attığı gollerle rakibine 3-0 mağlup oldu Gençlerbirliği.
Farklı mağlubiyete rağmen, Gençlerbirliği takımında en beğendiğim isim Kristoffer Nortfeldt idi. Karşılaşma 3-0 sona erdi ama Nortfeldt'in kurtardığı pozisyonlar olmasa 6-0, 7-0 bitebilirdi maç.
Şunu çok net söyleyebilirim… Gençlerbirliği, Beşiktaş’ın kendisine müsaade ettiği ölçüde varlık gösterebildi sahada. Çünkü, Beşiktaş çok iyi biliyordu ki, ağır sahada yorulacak ve oyundan düşecek oyuncuları yedekleyecek oyuncuları olmayan bir Gençlerbirliği karşısında, 70. dakikadan sonra oyuna sokacağı kaliteli ayaklara sahipti ve vurucu hamleyi oyunun son bölümlerinde yapabilirdi. Nitekim öyle oldu.
Sonuç olarak Gençlerbirliği, Beşiktaş karşısında "kötünün kötüsü" diyebileceğimiz bir performans ortaya koydu. İki takım arasında, çok ama çok büyük bir kalite farkı vardı.
Şu anda Gençlerbirliği takımının kadro kalitesi, kaleci bölgesi hariç Süper Lig için epey düşük bir seviyede. Bu takımı sadece hırs ve motivasyon ile alınacak puanlar tutabilir süper ligde.
Camianın içinden gelmiş teknik direktör Mehmet Altıparmak, en kısa zamanda bu takımın Süper Lig'de kalması için gereken hırsı ve motivasyonu talebelerine aşılamalıdır. Yönetim ve camia da, Mehmet hocaya gereken desteği vermelidir. Odaklanılması gereken tek nokta budur.
Yorum Yazın