Ankaragücü, 1.Ligin ilk 8 haftasında başarılı bir periyod geçirirken oynadığı 8 maçın 5 tanesini kazanmayı başardı. Ligde yenilgisiz giden sarı – lacivertliler 3 maçı da berabere bitirdiler.
Ankaragücü 8 haftada topladığı 18 puanla lig ikinciliğine yerleşti ve henüz ligin başında iddialı bir konuma geldi.
Ankaragücü’nün bu istikrarlı çizgisinin bir çok sebebi var. Kulüpteki normalleşme, hazırlık kampına takım halinde katılma, takım içindeki uyum, teknik direktörle oyuncuların kenetlenmesi bunlardan sadece bir kaçı…
Ancak esas anlamda başarılı gidişatın sebebi belki de kulüpteki mali yapının düzelmesi diyebiliriz.
Neden bunu yazdım?
Çünkü Ankaragücü’nde Faruk Koca yönetiminin gelmesinden sonra şöyle bir işleyiş hakim durumda.
Takımdaki oyuncuların paraları günü gününde hesaplarına yatıyor.
Oynayan oynamayan her oyuncunun alacakları zamanı geldi mi ödeniyor.
Daha da ötesi. Sezon başında bir prim sistemi belirlenmiş durumda. Rakam Süper Lig seviyelerinde değil, oldukça düşük. Ama maç başı galibiyet primi veriliyor. Oyuncu maç kazandı mı bir sonraki maçtan 1 gün önce hak ettiği primi hesabına yatıyor.
Takım içinde daha önce yaşanmamış, çok güzel bir mali işleyiş sürdürülüyor.
Kimsenin alacağı yok!
Kimsenin paramı alamam derdi yok!
Yani para var, huzur var!
Peki paralar düzenli yatıyor diye bu takım sezon sonuna kadar hep böyle iyi mi gidecek?
Tabii ki öyle bir futbol dünyası da yok!
Önümüzde uzun mu uzun, zorlu mu zorlu bir lig maratonu var. Bu dönemde; inişler, çıkışlar, yenilgiler, kızgınlıklar, tepkiler, ağır eleştiriler illaki olacak.
Ancak mali tablonun düzenli akışı, sezon sonu hedefinin tutturulması için önemli bir etken mutlaka olacaktır.
Profosyonel futbolcu önce paraya bakar.
Banka hesabında sıkıntı yoksa, o da sıkıntı yaratmaz…
Ama sıkıntı varsa, gemi su alır!
ALİ ÖCAL’IN MEVLÜTÜ
Geçtiğimiz hafta kaybettiğimiz Ali Öcal abimiz için Pazar günü mevlüt okutuldu. Katıldık bir kez daha doğamızı ettik. Mevlüt öncesi yaşadığım kısa bir olaya aktarmak istedim. Mevlüt öncesi Ali Abinin dünürü “size Ali Öcal ile ilgili yazılan güzel bir yazı okuyacağım, daha sonra başlayacağız” diyerek benim Ali Abi için yazdığım yazıyı o kadar konuk içinde mikrofonlardan okudu. Sonrada yazıyı yazan benim olduğum söylenince ayağa kaldırdı ve yazı için alkışlattı. Çok mutlu oldum, gurur duydum. Hayatımda unutamayacağın anlardan biriydi.
ORHAN SAL
Yorum Yazın