Gençlerbirliği’nde sadece son bir haftada yaşananlardan sonra insan taş olsa çatlar. Berat’ın satış sürecindeki acayiplikler… Yönetimin akıl almaz acemilikleri... Hocanın garip açıklamaları ve tavırları… Gözünü bu kulübün tesislerinde açmış futbolcuların rakip takım güzellemeleri… Yabancı oyuncuların vurdumduymazlığı… Sahada alınan 6-0’lık hezimet… Hangisinden başlayacağımı bilemedim.
Ligden düşme adaylarının başında geliyorsunuz. Elinizde henüz futbol hayatının başında, genç, istikbal vadeden, muhtemelen ilk maçta A milli takıma alınacak bir oyuncu var. Sözleşmesi 2022 yılı sezon sonuna kadar devam ediyor. Kulüpte “Satış Müdürü” diye bir unvan olsa gerek diğer kulüplere haber uçuruluyor “Bu oyuncuyu kaçırmayın” diye. Rakipleriniz ara transferde kadrolarını güçlendirirken siz en iyi oyuncunuzu satma peşindesiniz. Gelen para ile sezon başından beri takıma katkısı sıfır olan üç yabancı oyuncunun astronomik ücretlerini ödeyeceksiniz. Bravo size…
Biçtiğiniz değer 2.5 milyon avro. Ligden düşerseniz yıllık yaklaşık 90 milyon TL olan Süper Lig gelirlerinden mahrum kalacaksınız. Futbolcu satarken pazarlık nasıl yapılır bu kulüp çok iyi bilirdi. Hatırlatayım. “Benim satılacak futbolcum yok” dersiniz. “Gel malımı al” derseniz murdar olur. Bu yılın ortasında Avrupa Futbol Şampiyonası finalleri var. Berat o kadroda mutlaka yer alacak. Başarılı olursa fiyatını en az beşe katlayacak. Hem de takımı ligde bırakacaktı. Bu acele niye?
Kulüp başkanının canlı yayına katılıp “Yazılanları hayretler içinde takip ediyorum” demesinden sonra 24 saat bile geçmeden yazılanların tamamının doğru çıkmasına mı, transfer bittikten sonra araya menajer sokulup kulübe gelebilecek ilave 250.000 avronun menajere yönlendirilmesine mi, takımdaki tüm yerli oyuncuların bu menajerle çalışmasına mı yanayım karar veremedim.
Yönetime bir önerim var. İstanbul takımları ile oynanacak maçlara takımı altyapı hocaları çıkarsın. Bakın 6 yedek oyuncu ile çıkan Galatasaray’a 6-0, en kötü zamanında Fenerbahçe’ye 5-1 yenildi Mustafa Kaplan. Ankaragücü’nün başında iken yine Galatasaray’a 6-0, Beşiktaş’a 4-0 Trabzonspora’a 3-0 yenilmişti. Demek ki bu takımları iyi analiz edemiyor. Aslında maçlarını izlemesine bile gerek yok. Tüm kanallarda bu takımların teknik analizi en ince ayrıntılarına kadar yapılıyor. Hiç bir şey bilmiyorsan geçen hafta oynanan ve berabere biten Galatasaray Antalyaspor maçını izleyip kopya çekersin.
Maçtan önce Fatih Terim’in karşısında el pençe divan duran, saygıda kusur etmeyen Mustafa Kaplan’ın vücut dilinden maçın Gençlerbirliği için çok da iyi geçmeyeceği belli oldu. Fatih Terim de maçtan sonra oyunu çirkinleştirmediği için kendisine teşekkür etti. Bunun tercümesi “Bize karşı önlem almayıp işimizi kolaylaştırdığınız için teşekkür ediyoruz” demekti. Zira maç başladıktan sonra Gençlerbirliği’nin sağ kanadı adeta otobana dönmesine rağmen Mustafa Kaplan önlem almadı. Arda ve Emre Taşdemir o kanattan sadece 30 dakikada en az 10 tehlikeli pozisyon yarattı, hoca seyretti. Sağ bek Johanson sahada mıydı anlayamadım.
Maçın kahramanı henüz 1. Lig maçına bile çıkmamışken Süper Lig’de ilk maçına çıkan kaleci Übeyd oldu. Sadece bir maçta her türlü hatalı golü yedi. Biz bunu anlayışla karşılarız zira hem fiziği, hem yan toplara çıkışındaki özgüveni ile istikbal vadeden genç bir kaleci. Ancak sosyal medyada yapmış olduğu Galatasaray güzellemelerini affetmeyiz. Bu kulüp ona kucağını açmış ve bir meslek kazandırmış. Metin Oktay tesislerine turist olarak gidebilir ama yuvası İlhan Cavcav tesisleri olmalı. Gençlerbirliği kulübünde forma giyen hiçbir oyuncunun yarıştığı rakiplerine olan sevgisi dile getirip kulübünü töhmet altında bırakma hakkı olamaz.
Son haftalarda Gençlerbirliği iyi sonuçlar almasına rağmen istikrarlı bir futbol oynamıyordu. Orta sahalar oyundan düşüyor, maçlar adeta langırt maçına dönüyordu. Ne savunmayı, ne de hücumu takım halinde yapamıyor, kademeler arasındaki mesafe 70 metreleri buluyordu. Canlı yayınlarımızda her maçtan sonra “İlk yarı 3-0, 4-0 bitebilirdi” dediğimi hatırlıyorum. Bu maçta kalecimiz acemi, rakip forvetler becerikli olunca goller yağmur gibi geldi. Galatasaray isteseydi çift haneli bir farka ulaşabilirdi.
Bu ağır yenilginin baş mimarı sezon başında kadro planlamasını yapan futbol dehasıdır. Ertaç gibi maliyeti oldukça düşük bir kaleciyi gönderip şimdi Hacettepe’nin kalecisine muhtaç kalan yönetim baş sorumludur. Kaleci sakatlanıyor alternatifi olmadığı anlaşılıyor. Sağ bek sakatlanıyor Fenerbahçe maçında başka bir hezimet yaşanıyor. Aynı şekilde savunmanın göbeğinin, orta sahanın, kanatların da alternatifi yok. Mevcut golcülerin takıma hiç bir katkısı olmadığından sadece onların yokluğunu hissetmiyoruz. “Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur” diye bir söz vardır. Yönetimin söylediği gibi transferi sadece altyapıdan yapacaksak ligin sonuncusu olarak küme düşeriz.
ÖZÜR:
Genç kalecimiz Übeyd'in sosyal medyada Galatasaray'a başarı dileklerini içeren paylaşımlarını Avrupa Kupası maçı için yaptığını yazı yayımlandıktan sonra öğrendim. Kendisinden özür diliyor, kariyerinde en üst seviyeye ulaşmasını temenni ediyorum. Her altyapı oyuncumuz gibi onu çok seviyor her zaman yanında olacağımızı bilmesini istiyorum.
Son derece doğru tesbitler. Cesur kalemine yüreğine sağlık.
Yüksel zorluer
10-01-2021 15:11