Türk teknik direktörler ve Hakan Kutlu!
Uzun süredir kendi kendime düşündüğüm ve kendimi onayladığım bir konu var. Karar verdim ki, Türk futbolunda bir realite var: Türk teknik direktör prototipi!
Yani açalım. Bana göre Türk futbolunda aynı tip bir teknik direktörlük sistemi oluşmuş.
Hemen hepsi aynı sistem, aynı söylem!
Yıllardır bu işi iyi takip ederim. İncelerim, araştırırım dinlerim. Gözlemim şudur ki; Türk futbolundaki yerli teknik adamların %99’u aynı sistem futbol oynamayı tercih ediyor. Nedir bu sistem. Savunmayı iyi kapat, orta sahayla savunmaya takviye yap, gelen hücumları iyi karşılayıp topu alınca da uzun toplarla, transfer edeceğin hızlı hücumcularla gol atıp sonuca git.
Yerli hocalar bu sistemi 90 dakika içeride / dışarıda, güçlü veya zayıf demeden her rakibe uyguluyorlar.
Söylemlerde aynı ve değişmiyor. Sonuç ne olursa olsun, şartlar ne olursa olsun kaybedince maç sonu çıkıp; “ iyi oynadık, ama bulduğumuz pozisyonları değerlendiremedik, önümüzdeki maçlara bakacağız” kazanınca da; “iyi oynadık, bir çok pozisyona girdik, bulduğumuz pozisyonları gole çevirdik ve kazandık. Rakip takımı kutluyorum.” demeçleri veriliyor. Aşağı yukarı her maçtan sonra bu söylemleri dinliyoruz.
Yerli hocaların büyük çoğunluğu, eğer takımda transfer yasağı varsa; transfer yasağını dillerinden düşürmezler. Ama alt yapıya da hiç değer vermezler. Öz kaynaklar hep göz ardı edilir. A takım hocası olup da, alt yapı antremanlarını izleyen, hadi bırakın antremanı, resmi maçlarını izleyen kaç tane teknik direktör vardır acaba?
Örneğin en yakın örnek olarak söyleyim; Ankaragücü teknik direktörü Emre Belözoğlu gidip de bir alt yapı takımının maçını izlemiş midir? Hiç sanmıyorum.
Süper Lig ve 1.Lig hocaları için varsa yoksa transfer konuşulur. Bir de hakem hataları.
Ama hakem konusunda yüzde yüz haklı olduklarına bende inanıyorum.
Buradan özellikle sezonun ikinci yarısında ön plana çıkan teknik direktörlerden olan Hakan Kutlu’ya gelmek istiyorum. Hakan Kutlu geçtiğimiz sezon Erzurumspor FK’nın başına getirildi. Gittiğinde neredeyse ligden düşmesine kesin gözüyle bakılan bir takım vardı. Kadro dardı ve uzun süredir transfer yasağı vardı. Ancak Hakan Kutlu taşın altına elini koydu ve işe koyuldu. Önce geçtiğimiz sezon o kadar deve dişi gibi takım içinde, bir çok hakem hatasına da maruz kalmasına rağmen takımını ligde tutmayı başardı. Üstelik deprem nedeniyle hasar gören stadyumlarında maçlarını oynayamamasına rağmen bunu başardı.
Bu sezon da aynı transfer yasaklı kadroyla yola devam etti. Hatta kadrosundan eksilenler oldu. Ama yine yoluna devam etti. Alt yapıdan bir çok oyuncuyu kadrosuna dahil etti ve Türk futboluna kazandırdı. Kazandığı 3 puanı silindi yine yılmadı ve gelinen noktada adeta mucizeyi başararak takımı üst sıralara taşıdı. Puanları silinmesiydi bugün play – off kovalayacaktı. Hakan Kutlu’nun takımı bugün; 2024 yılında bırakın Türkiye’yi Avrupa’nın en istikrarlı takımlarından birisi oldu. Avrupa çapında 2024 yılında en az yenilen ve en az gol yiyen birkaç takımdan birisi oldu.
Yani Hakan Kutlu kısıtlı imkanlarla, kısıtlı kadroyla inanılmazı başardı.
Ve bunun yapan isim Ankaragücü efsanelerinden birisi. Buradan Hakan Kutlu’yu tebrik etmek boynumuzun borcudur. Hakan Kutlu’nun başarısı, aynı zamanda Ankara’nın ve Ankaragücü’nün başarısı olarak da kabul edilebilir. Çünkü Hakan Kutlu, Ankaragücü ile ismi özdeşleşen bir isimdir.
Dilerim bu başarı diğer teknik adamlara örnek teşkil eder.
ORHAN SAL
NOT: Bu söylemlerim, farklı futbol sistemini benimseyen az sayıdaki teknik direktör için geçerli değildir.