Bir kere de aklımıza gelen başımıza gelmesin… Manzaraya bakıyorsunuz, daha işin başında sonunun nereye varacağını görüyorsunuz. Gençlerbirliği’ni takip eden neredeyse tüm yorumcular daha ilk geldiği gün Nobre’nin kaç hafta görevde kalacağına dair spekülasyon yapmaya başladılar. 5 hafta diyen oldu, 5 ay diyen oldu, genel kanı ilk yarı bitmeden gönderileceği yönündeydi. Bu kulübün 5 gün sonra hoca gönderdiğini de görmüştük. Herkes bildi ama kaybeden Gençlerbirliği oldu.
Bir doğru hamleyi ne yaptığınızı bilerek hayata geçirdiyseniz ondan geri dönmezsiniz. Nobre tercihi bilinçsizce verilen doğru bir karardı. Tesadüfen olmuştu, o yüzden uzun sürmedi. Ne demiştik, Gençlerbirliği’nin Nobre ile bir hücum planı var. Her maçın 20 dakikasını iyi oynuyor. Sabredilseydi bu 20 dakikayı 40 dakikalara çıkarınca taş gibi bir takım izleyecektik. Geçen sezon takımda olan oyuncuların performansı yükseldi. En bariz örnek Candeias ve Berat. Önceki sezonlara kıyasla son maça kadar topla oynama oranında artış oldu. Hataları yok muydu? Elbette vardı. Örneğin köşe vuruşlarından yenen basit goller. Ancak takımın çalıştığı nereden mi belli? Köşe vuruşlarına çalışılmış olmalı ki son maçta atılan 17 köşe vuruşunda kale sahasını iyi parsellediğinden rakibine gol fırsatı vermedi.
Biz canlı yayınlarımızda Nobre’nin hatalarını hissettirmeden dile getirmeye çalıştık. Hoca değişikliğini tartışmaya açmak istemedik. Mustafa Kaplan’ın Sportif Direktör olarak göreve gelmesi, Nobre ile birlikte çalışan Taşkın Hoca’nın kulüpten uzaklaştırılması Nobre’nin Gençlerbirliği kariyerinin uzun soluklu olamayacağının işaretleriydi. Oysa en az 3 yıl takımda kalabilseydi çalışkanlığı, kişiliği ve üst düzey futbolculuk hayatında edindiği futbol bilgisi ile Gençlerbirliği’ni bambaşka bir kimliğe büründürebilecek potansiyeli vardı.
8 hafta önce bir karar vermişsiniz ve tecrübesiz bir hoca olan Nobre’yi takımın başına getirmişsiniz. Şimdi hoca ile yolları ayırmak 8 hafta önce yapmış olduğunuz tercihin hatalı olduğunu kabul ettiğiniz anlamına gelmiyor mu? Hocayı gönderip “Biz iyiyiz de hatalı olan hocaydı” mesajını veriyorsunuz ama yönetimdeki dağınıklık sahaya mutlaka yansır.
Mevcut yönetimden beceri anlamında beklentilerimizi çok yükseğe koyamadığımızdan bu karara şaşırmadık. Ancak Gençlerbirliği camiasının hatırı sayılır bir bölümü de “Nobre gitsin” tekerlemesine iştirak etti. Hep Avrupa takımlarına öykünmüyor muyuz, Avrupa’da hangi takım böyle gömlek değiştirir gibi hoca değiştiriyor? Sorsanız herkes kurumsallık ve istikrar istiyor. Gerçekten mi? Sürekli hocanın yetkinliğini tartışarak birkaç maçta kötü sonuç alınca hocayı göndererek mi başaracağız bunu? İlhan Başkan’ın bir sezonda 6 hoca değiştirmişliği bile var, galiba o kadar benimsemişiz ki düşünce tarzı içimizde yaşıyor.
Filmi biraz ileri saralım mı? Önümüzde Fenerbahçe maçı var. Yönetim hoca konusunda acele etmez. Olası bir yenilgide kredisini tüketmek istemez. Zaten kulübün kasasında üst düzey bir hocayı getirecek para kalmadı. Mustafa Kaplan takımı maça hazırlar. Milli maç tatili sonrası Ankara ayazında gündüz oynanacak bu maça Fenerbahçeli oyuncular yeterince konsantre olamaz. Diğer yandan Gençlerbirliği oyuncuları bu vitrin maçını çok önemser. Bir de Fener’i yendiler mi, hoş geldin Mustafa Kaplan…
Gençlerbirliği’nin ekonomik olarak büyük sıkıntı içinde olduğunu, kulübe maddi destek verecek yöneticiler aradığını biliyoruz. Ancak bu çözüm değil. Kazdığınız bir çukurdan çıkmak istiyorsanız önce kazmayı bırakmalısınız. Filmi biraz daha ileri sarıp içinizi karartmak istemiyorum ama Gençlerbirliği’nde bu yönetim anlayışı değişmedikçe gideceği yer bellidir.
Yorum Yazın